İngilizce’de Belirteçler ve Tanımlayıcılar – Articles and Determiners in English

İngilizce dilbilgisinin temel taşlarından biri olan belirteçler ve tanımlayıcılar, isimlerin önünde gelerek onların ne şekilde kullanıldığını, belirli olup olmadığını, miktarını veya aitliğini belirtir. Bu kelimeler, bir ismin cümlede hangi rolü üstlendiğini anlamamıza yardımcı olur ve cümlenin anlamını netleştirir. Belirteçler (articles) kendi içinde belirli (the), belirsiz (a/an) ve sıfır belirteç (zero article) olarak üçe ayrılırken, tanımlayıcılar (determiners) çok daha geniş bir yelpazeyi kapsar. İşaret belirteçleri (this, that, these, those), iyelik belirteçleri (my, your, his vb.), nicelik belirteçleri (some, any, many vb.) ve sayılar gibi pek çok farklı türü bulunur. Bu bölümde, İngilizcede belirteçlerin ve tanımlayıcıların ne olduğunu, farklı türlerini ve cümle içinde nasıl kullanıldıklarını ayrıntılı olarak inceleyeceğiz. Doğru belirteç ve tanımlayıcı kullanımı, İngilizce’de hem yazılı hem de sözlü iletişimde anlam karışıklıklarını önlemek için hayati öneme sahiptir.

İçindekiler

Yukarıdaki bağlantılara tıklayarak makalenin ilgili bölümüne gidebilirsiniz.
Makale içerisindeki başlıklara tıklayarak o konunun ayrıntılı konu anlatım sayfasına gidebilirsiniz.


Belirli, Belirsiz ve Sıfır Belirteç (Definite, Indefinite, and Zero Article)

Belirteçler, İngilizcede isimlerin önünde kullanılan ve o ismin bilinen, belirli bir varlık mı yoksa genel bir varlık mı olduğunu gösteren kelimelerdir. Üç ana belirteç türü vardır: belirli belirteç “the”, belirsiz belirteçler “a” ve “an”, ve hiçbir belirtecin kullanılmadığı “sıfır belirteç” durumu. Her birinin kendine özgü kullanım kuralları ve anlamları bulunur. Örneğin, “the” belirli bir nesne veya kişiden bahsederken kullanılırken, “a” veya “an” genel, herhangi bir nesneden bahsederken tercih edilir. Sıfır belirteç ise genellikle çoğul isimlerle veya soyut kavramlarla kullanılır. Bu belirteçlerin doğru kullanımı, cümlenin anlamının net bir şekilde ifade edilmesi için oldukça önemlidir ve İngilizce öğrenenlerin sıklıkla zorlandığı bir konudur.


İşaret, İyelik ve Nicelik Belirteçleri (Demonstratives, Possessives, Quantifiers)

Tanımlayıcılar (determiners), isimlerden önce gelerek onların hangi nesne veya kişiyi ifade ettiğini, kime ait olduğunu veya miktarını belirten kelimelerdir. Belirteçlerden daha geniş bir kategori olan tanımlayıcılar, cümlenin anlamını daha da spesifik hale getirir. İşaret belirteçleri (this, that, these, those), nesnelerin konuşmacıya göre yakınlığını veya uzaklığını gösterir. İyelik belirteçleri (my, your, his, her, its, our, their) ise bir nesnenin kime ait olduğunu belirtir. Nicelik belirteçleri (some, any, many, much, few, little, a lot of vb.) ise isimlerin miktarını ifade eder. Bu tanımlayıcılar, günlük konuşmada ve yazılı dilde sıklıkla kullanılır ve doğru anlaşılmaları, etkili iletişim için temeldir. Her bir tanımlayıcı grubunun kendine özgü kullanım bağlamları ve kuralları vardır ve bu kurallara hakim olmak, İngilizce yeterliliğini önemli ölçüde artırır.

İşaret Belirteçleri (Demonstratives)

İşaret belirteçleri, İngilizce’de nesnelerin veya kişilerin konuşmacıya göre konumunu (yakınlık veya uzaklık) belirten kelimelerdir. Başlıca işaret belirteçleri this (bu), that (şu), these (bunlar) ve those (şunlar) şeklindedir. This ve these yakın mesafedeki, that ve those ise uzak mesafedeki nesneleri veya kişileri işaret etmek için kullanılır. This ve that tekil isimlerle, these ve those ise çoğul isimlerle birlikte kullanılır. İşaret belirteçleri, isimlerin önünde sıfat gibi görev yaparak hangi nesneden bahsedildiğini netleştirir. Ayrıca, tek başlarına zamir olarak da kullanılabilirler. Doğru işaret belirteci seçimi, cümlenin bağlamına ve işaret edilen nesnenin konumuna göre değişir. Örneğin, “Give me this book” dediğimizde, elimizdeki veya yakınımızdaki bir kitaptan bahsederken, “Look at that bird” dediğimizde uzaktaki bir kuşu işaret ederiz. Bu belirteçler, günlük dilde yön göstermede, belirli nesneleri ayırt etmede ve genel olarak iletişimi daha spesifik hale getirmede oldukça önemlidir.

İyelik Belirteçleri (Possessives)

İyelik belirteçleri, İngilizcede bir nesnenin veya kavramın kime ait olduğunu gösteren kelimelerdir. İsimlerden önce gelerek aidiyet bildirirler ve sıfat görevi üstlenirler. Başlıca iyelik belirteçleri şunlardır: my (benim), your (senin/sizin), his (onun – erkek), her (onun – kadın), its (onun – cansız/hayvan), our (bizim) ve their (onların). Bu belirteçler, isimden hemen önce gelerek o ismin kime ait olduğunu açıkça belirtirler. Örneğin, ” my car” (benim arabam), ” their house” (onların evi) gibi kullanımlarda net bir sahiplik ilişkisi kurulur. İyelik belirteçleri, iyelik zamirleriyle (mine, yours, his, hers, its, ours, theirs) karıştırılmamalıdır; iyelik zamirleri tek başlarına isim yerine kullanılırken, iyelik belirteçleri daima bir ismin önünde yer alır. İyelik belirteçleri, günlük dilde nesnelerin sahipliğini ifade etmede ve kişisel ilişkileri belirtmede temel bir rol oynar. Doğru iyelik belirtecinin seçimi, cümlenin anlam bütünlüğünü sağlamak ve aidiyet ilişkisini doğru bir şekilde ifade etmek için kritik öneme sahiptir.

Nicelik Belirteçleri (Quantifiers)

Nicelik belirteçleri, İngilizcede isimlerin miktarını veya sayısını ifade eden kelimelerdir. Bu belirteçler, isimlerden önce gelerek ne kadar bir miktardan bahsedildiğini belirtirler. Nicelik belirteçleri genellikle sayılabilen (countable) ve sayılamayan (uncountable) isimlerle kullanımlarına göre farklılık gösterir. Örneğin, many ve few genellikle sayılabilen isimlerle (e.g., many books, few friends), much ve little ise sayılamayan isimlerle (e.g., much water, little time) kullanılır. Hem sayılabilen hem de sayılamayan isimlerle kullanılabilen nicelik belirteçleri de vardır, örneğin some , any , a lot of/lots of , plenty of . Nicelik belirteçleri, miktarı kesin olarak belirtmek yerine, genel bir miktar ifade etmek için kullanılırlar. Örneğin, “I have some money” (Biraz param var) veya “There are many people here” (Burada çok insan var). Bu belirteçlerin doğru kullanımı, cümlenin anlamının netleştirilmesinde ve miktarsal bilgilerin doğru bir şekilde aktarılmasında kilit rol oynar. Miktar belirteçleri, özellikle alışveriş yaparken, yemek tarifleri verirken veya genel olarak bir şeylerin miktarından bahsederken oldukça sık kullanılır.


Sayılar ve Dağıtıcılar (Numbers and Distributives)

Sayılar ve dağıtıcılar, İngilizcede isimlerin miktarını, sırasını veya bir grup içindeki dağılımını ifade etmek için kullanılan önemli tanımlayıcı türleridir. Sayılar (numbers) iki ana kategoriye ayrılır: kardinal sayılar (one, two, three vb.) belirli miktarları belirtirken, sıra sayıları (first, second, third vb.) bir dizi içindeki konumu veya sırayı gösterir. Dağıtıcılar (distributives) ise bir grup içindeki bireylerin veya nesnelerin her birine veya bir kısmına gönderme yapar (each, every, both, either, neither vb.). Bu tür belirteçler, cümlenin anlamını niceliksel olarak netleştirmeye yardımcı olur ve daha spesifik bilgiler sunar. Gündelik yaşamda ve akademik metinlerde sıklıkla karşılaşılan bu yapılar, doğru ve etkili iletişim için büyük önem taşır. Sayılar genellikle isimlerin önüne gelerek onların miktarını doğrudan ifade ederken, dağıtıcılar ise bir grubun içindeki unsurların nasıl ele alındığını açıklar.

Sayılar (Numbers)

İngilizcede sayılar, hem nicelikleri hem de sıralamayı belirtmek için kullanılan temel tanımlayıcılardır. Sayılar iki ana kategoriye ayrılır: Kardinal Sayılar (Cardinal Numbers) ve Sıra Sayıları (Ordinal Numbers) . Kardinal sayılar (bir, iki, üç gibi) nesnelerin miktarını doğrudan ifade eder. Örneğin, “I have two books” (İki kitabım var) cümlesindeki “two” bir kardinal sayıdır. Bu sayılar genellikle sayılabilen isimlerle birlikte kullanılır. Sıra sayıları (birinci, ikinci, üçüncü gibi) ise bir dizi veya sıra içindeki konumu belirtir. Örneğin, “She finished first in the race” (Yarışı birinci bitirdi) cümlesindeki “first” bir sıra sayısıdır. Sıra sayıları genellikle “the” belirteci ile birlikte kullanılır (the first, the second). Tarihleri, katları, yüzdeleri ve diğer nicel bilgileri ifade etmek için sayılar İngilizcede vazgeçilmezdir. Büyük sayıların okunması ve yazılması, kesirler, ondalık sayılar ve yüzdeler gibi konular da sayıların kullanım alanlarına dahildir. Doğru sayı kullanımı, hem matematiksel ifadelerde hem de günlük iletişimde netlik sağlamak için kritik öneme sahiptir.

Dağıtıcılar (Distributives)

Dağıtıcılar, İngilizcede bir grup içindeki bireylere veya nesnelere tek tek veya belirli bir şekilde gönderme yapan kelimelerdir. Genellikle bir grubun her bir üyesinin veya bir alt kümesinin nasıl ele alındığını belirtirler. Başlıca dağıtıcılar şunlardır: each (her biri), every (her), both (her ikisi), either (ya biri ya diğeri), neither (ne biri ne diğeri), all (hepsi) ve half (yarısı). Bu kelimeler, isimlerin önünde kullanılarak cümlenin anlamını daha da netleştirir. Örneğin, ” Each student received a prize” (Her öğrenci bir ödül aldı) cümlesinde “each”, gruptaki her bir öğrencinin ayrı ayrı ödül aldığını vurgular. Every benzer bir anlam taşısa da, genellikle daha büyük veya belirsiz gruplar için kullanılır ve tekil fiil gerektirir. Both , iki şeyin de doğru olduğunu veya geçerli olduğunu belirtir. Either ve neither ise iki seçenekten birini veya ikisini de olumsuz bir şekilde ifade eder. Dağıtıcıların doğru kullanımı, bir grup içindeki bireysel unsurları veya bunların birleşimiyle ilgili doğru bilgiyi aktarmak için önemlidir ve cümlenin yapısına ve anlamına büyük katkı sağlar.


Belirteçler ve Tanımlayıcılar Tablosu

Aşağıdaki tablo, İngilizcedeki yaygın belirteçleri ve tanımlayıcıları, türlerini ve temel kullanımlarını özetlemektedir:

Kategori Belirteç/Tanımlayıcı Kullanım Alanı Örnek
Belirteçler (Articles) a / an Belirsiz tekil sayılabilen isimler a book, an apple
the Belirli isimler (tekil, çoğul, sayılabilir, sayılamayan) the sun, the books
Zero Article (Sıfır Belirteç) Genel kavramlar, sayısız isimler, bazı özel isimler I like music . Go to school .
İşaret Belirteçleri (Demonstratives) this Tekil, yakın nesne/kişi this car
that Tekil, uzak nesne/kişi that house
these Çoğul, yakın nesneler/kişiler these flowers
those Çoğul, uzak nesneler/kişiler those birds
İyelik Belirteçleri (Possessives) my Benim my phone
your Senin/Sizin your idea
his Onun (erkek) his hat
her Onun (kadın) her cat
its Onun (cansız/hayvan) its color
our Bizim our home
their Onların their dreams
Nicelik Belirteçleri (Quantifiers) some Biraz/Bazı (sayılabilir/sayılamayan) some water, some books
any Hiç/Herhangi (soru/olumsuz cümlelerde) Do you have any questions?
many Çok (sayılabilir) many friends
much Çok (sayılamayan) much time
a lot of / lots of Çok (hem sayılabilir hem sayılamayan) a lot of people, lots of money
few / a few / little / a little Az/Birkaç (few/a few: sayılabilir; little/a little: sayılamayan) a few days, little hope
Sayılar (Numbers) Kardinal Sayılar Miktar belirtme one car, two apples
Ordinal Sayılar Sıra belirtme first place, second floor
Dağıtıcılar (Distributives) all Tüm, hepsi all the students
both İkisi de both parents
half Yarısı half the cake
each Her biri (bireysel vurgu) each student
every Her (genel vurgu) every day
either / neither İkisinden biri / İkisi de değil either option, neither choice

Belirteçler ve Tanımlayıcılar ile İlgili Sık Yapılan Hatalar

İngilizce öğrenenlerin belirteçler (articles) ve tanımlayıcılar (determiners) konusunda sıkça yaptığı bazı hatalar vardır. Bu hatalar, cümlenin anlamını değiştirebilir veya kafa karışıklığına yol açabilir. İşte en yaygın hatalar ve bunların doğru kullanımları:

  • Sayılamayan İsimlerle “a/an” Kullanımı: İngilizcede sayılamayan isimlerin (örneğin, water, information, advice, furniture) önüne belirsiz belirteçler olan “a” veya “an” getirilmez. Bu, Türkçe düşünen öğrencilerin en sık yaptığı hatalardan biridir çünkü Türkçede “bir bilgi”, “bir tavsiye” gibi ifadeler yaygındır. Ancak İngilizcede bu tür isimler için genellikle “some”, “any”, “much” gibi nicelik belirteçleri veya miktar belirten ifadeler kullanılır.
    • Yanlış: “I need a advice .”
    • Doğru: “I need some advice .” (Biraz tavsiyeye ihtiyacım var.)
    • Yanlış: “She has an information .”
    • Doğru: “She has some information .” (Biraz bilgisi var.)
  • “Much” ve “Many” Karışıklığı: “Much” ve “many” kelimeleri “çok” anlamına gelir ancak farklı isim türleriyle kullanılırlar. “Many” yalnızca sayılabilen (countable) isimlerle (örneğin, books, friends, cars) kullanılırken, “much” sadece sayılamayan (uncountable) isimlerle (örneğin, water, time, money) kullanılır. Bu ayrımı doğru yapmak, nicel ifadelerin netliği için önemlidir.
    • Yanlış: “There isn’t much cars in the parking lot.”
    • Doğru: “There aren’t many cars in the parking lot.” (Otoparkta çok araba yok.)
    • Yanlış: “I don’t have many water .”
    • Doğru: “I don’t have much water .” (Çok suyum yok.)
  • “Little” ve “Few” Karışıklığı: “Little” ve “few” kelimeleri “az” veya “birkaç” anlamına gelir ve “much” ve “many” gibi, sayılabilen ve sayılamayan isimlerle kullanımları farklıdır. “Few” (ve “a few”) sayılabilen isimlerle kullanılırken, “little” (ve “a little”) sayılamayan isimlerle kullanılır.
    • Yanlış: “She has little friends .”
    • Doğru: “She has few friends .” (Az arkadaşı var.)
    • Yanlış: “We have few time left.”
    • Doğru: “We have little time left.” (Az zamanımız kaldı.)
  • “The” Belirtecinin Gereksiz Kullanımı: “The” belirli bir şeyi işaret ederken kullanılır. Ancak, genel kavramlardan, soyut isimlerden veya çoğul isimlerden bahsederken “the” belirtecini kullanmak hataya yol açabilir. Örneğin, genel olarak müzikten veya bilgisayarlardan bahsederken “the” kullanılması yanlıştır.
    • Yanlış: “I like the music in general.”
    • Doğru: “I like music in general.” (Genel olarak müziği severim.)
    • Yanlış: ” The computers are useful.”
    • Doğru: ” Computers are useful.” (Bilgisayarlar kullanışlıdır.)
  • İsimden Sonra Tanımlayıcı Kullanımı: İngilizcede tanımlayıcılar (belirteçler, iyelik belirteçleri, işaret belirteçleri vb.) her zaman ismin önünde yer alır. Türkçe cümle yapısına alışkın olanlar, bazen bu sıralamayı karıştırabilir.
    • Yanlış: “Book my is on the table.”
    • Doğru: ” My book is on the table.” (Kitabım masanın üzerinde.)
    • Yanlış: “Car the is red.”
    • Doğru: ” The car is red.” (Araba kırmızı.)
  • “Each” ve “Every” Arasındaki Fark: Her ikisi de “her” anlamına gelir ancak kullanım alanları farklıdır. Each , genellikle iki veya daha fazla sayıda belirli, bireysel öğeye odaklanırken kullanılır. Her bir öğenin kendine özgü bir özelliği veya eylemi olduğunu vurgular. Every ise daha çok genel bir grup veya kolektife gönderme yapar ve genellikle üç veya daha fazla öğe için kullanılır. “Every” ile kullanılan isim ve fiil daima tekil olmalıdır.
    • Each student received a certificate. (Öğrencilerin her biri sertifika aldı.) – Bireysellik vurgusu.
    • Every person in the room agreed. (Odada herkes hemfikirdi.) – Grubun geneli vurgusu.
  • İyelik Belirteçleri ve İyelik Zamirleri Karışıklığı: İyelik belirteçleri (my, your, his, her, its, our, their) her zaman bir ismin önünde kullanılır ve o isme aitliği belirtir. İyelik zamirleri (mine, yours, his, hers, its, ours, theirs) ise bir ismin yerine geçer ve tek başlarına kullanılırlar. Bu ikisi arasındaki farkın karıştırılması, dilbilgisi hatasına yol açabilir.
    • Yanlış: “This book is her .”
    • Doğru: “This book is hers .” (Bu kitap onun.)
    • Yanlış: “Is this my ?”
    • Doğru: “Is this mine ?” (Bu benim mi?)

Belirteçler ve Tanımlayıcılar Konusuyla İlgili Alıştırmalar

Aşağıdaki listeden İngilizce’de Belirteçler ve Tanımlayıcılar konusuyla ilgili alıştırmaları seçerek online olarak test çözmeye başlayabilirsiniz.

Belirteçler ve Tanımlayıcılar Alt Konu Alıştırmaları


Belirteçler ve Tanımlayıcılar ile İlgili Örnek Cümleler

  • I need a pen to write this letter..
    Bu mektubu yazmak için bir kaleme ihtiyacım var. .
  • Can you pass me the salt, please??
    Lütfen tuzu uzatır mısın? ?
  • She wants an apple for a snack..
    Atıştırmalık için bir elma istiyor. .
  • This book is very interesting..
    Bu kitap çok ilginç. .
  • Those birds are singing beautifully..
    Şu kuşlar güzel şarkı söylüyor. .
  • My car is parked outside..
    Benim arabam dışarıda park edilmiş. .
  • He gave his best effort..
    O elinden gelenin en iyisini yaptı. .
  • We have some questions about the project..
    Proje hakkında bazı sorularımız var. .
  • Do you have any money??
    Hiç paran var mı? ?
  • There isn’t much time left..
    Çok fazla zaman kalmadı. .
  • She has many friends at school..
    Okulda birçok arkadaşı var. .
  • All the students passed the exam..
    Tüm öğrenciler sınavı geçti. .
  • Both of them are coming to the party..
    İkisinin ikisi de partiye geliyor. .
  • Each participant received a certificate..
    Her katılımcı bir sertifika aldı. .
  • Every day is a new opportunity..
    Her gün yeni bir fırsattır. .

İlgili Bağlantılar

Yorum yapın