Dolaylı anlatımda, birinin ne söylediğini, sorduğunu veya düşündüğünü aktarırken kullandığımız fiillere “bildirme fiilleri” (reporting verbs) denir. En yaygın kullanılanlar “say” (demek), “tell” (söylemek) ve “ask” (sormak) olsa da, İngilizcede çok daha zengin bir bildirme fiilleri yelpazesi bulunur. Bu fiiller, aktarılan mesajın tonunu, amacını ve içeriğini daha kesin bir şekilde ifade etmemizi sağlar. Örneğin, birinin sadece bir şey söylediğini aktarmak yerine, o kişinin “ikna ettiğini” , “tehdit ettiğini” , “önerdiğini” veya “itiraf ettiğini” belirtmek, cümlenin anlamını çok daha zenginleştirir.
Doğru bildirme fiilini seçmek, iletişimde netlik ve doğruluk sağlamak açısından kritik öneme sahiptir. Her fiilin kendine özgü bir anlamı ve genellikle belirli bir dilbilgisel yapısı vardır. Bu fiilleri doğru kullanmak, hem yazılı hem de sözlü İngilizcede daha etkili ve doğal bir ifade biçimi kazanmanızı sağlar. Bu bölümde, farklı anlam gruplarına ayrılmış yaygın bildirme fiillerini ve bunların kullanıldığı cümle yapılarını detaylı olarak inceleyeceğiz.
Yukarıdaki bağlantılara tıklayarak makalenin ilgili bölümüne gidebilirsiniz.
Temel Bildirme Fiilleri: Say, Tell ve Ask
İngilizcede dolaylı anlatımın (Reported Speech) temelini oluşturan ve en sık kullanılan bildirme fiilleri “say” , “tell” ve “ask” fiilleridir. Bu üç fiil, bir kişinin sözlerini veya sorularını aktarmak için vazgeçilmezdir. Ancak, kullanımları ve dilbilgisel yapıları arasında önemli farklılıklar bulunur. Bu farkları doğru anlamak, hem yazılı hem de sözlü İngilizcede net ve hatasız iletişim kurmanın anahtarıdır.
Say Fiilinin Kullanımı
“Say” fiili, birinin ne söylediğini, genellikle kime söylediğini belirtmeden aktarmak istediğimizde tercih edilir. Genellikle doğrudan bir nesne almaz. Eğer kime söylendiği belirtilmek istenirse, bu durumda “to” edatı ile birlikte bir nesne kullanılır, ancak bu kullanım yaygın değildir ve genellikle “tell” fiili tercih edilir.
- Bir “that” bağlacı ile başlayan bir cümleciği aktarırken kullanılır. “That” bağlacı genellikle isteğe bağlıdır ve özellikle konuşma dilinde sıklıkla atlanır. Bu kullanımda, aktarılan bilginin içeriğine odaklanılır.
Örnek: He said (that) he was busy. (Meşgul olduğunu söyledi.)
Burada, “He said” ifadesinden sonra “that he was busy” şeklinde bir cümleciğin geldiğini görüyoruz. Kime söylediği belirtilmemiştir.
- Doğrudan aktarılan sözleri (Direct Speech) tırnak içinde vermek için de kullanılabilir. Bu durumda fiil genellikle tırnaklı cümlenin önüne gelir.
Örnek: She said , “I’m tired.” (Yorgun olduğunu söyledi.)
Bu örnekte, kişinin orijinal sözleri tırnak içinde doğrudan aktarılmıştır. “Said” fiili, bu doğrudan aktarımın başlangıcını belirtir.
- Nadiren de olsa kime söylendiğini belirtmek için “to” edatıyla kullanılabilir, ancak bu daha çok edebi veya resmi dilde görülür.
Örnek: He said to me that he was feeling unwell. (Bana iyi hissetmediğini söyledi.)
Bu tür durumlarda “tell” fiili genellikle daha doğal ve yaygın bir seçenektir.
Tell Fiilinin Kullanımı
“Tell” fiili, daima bir nesne (kime söylendiği) ile birlikte kullanılır. Bu, “tell” fiilinin “say” fiilinden en temel farkıdır. “Tell” genellikle bir bilgi, emir, talimat, hikaye veya talep aktarırken kullanılır. Fiilin ardından gelen nesne, mesajın alıcısını net bir şekilde belirtir.
- Bir “that” bağlacı ile başlayan bir cümleciği aktarırken, bağlaçtan önce kime söylendiği belirtilen bir nesne alır. “That” yine isteğe bağlıdır ve atlanabilir.
Örnek: He told me (that) he was busy. (Bana meşgul olduğunu söyledi.)
Burada “me” nesnesi, mesajın kime iletildiğini açıkça göstermektedir. Bu, “say” fiilinin nesnesiz kullanımından farklıdır.
- Birine bir şey yapmasını söyleme veya emretme durumlarında nesne + “to-infinitive” yapısı ile kullanılır. Bu, “tell” fiilinin yaygın ve önemli bir kullanım alanıdır.
Örnek: She told him to wait . (Ona beklemesini söyledi / emretti.)
Bu örnekte “him” nesnesi ve ardından “to wait” infinitive yapısı gelerek bir talimat veya isteği aktarmıştır.
- “Tell a story” (hikaye anlatmak) , “tell a lie” (yalan söylemek) , “tell the truth” (doğruyu söylemek) gibi bazı kalıp ifadelerde de kullanılır. Bu ifadelerde de mutlaka bir nesne (story, lie, truth vb.) bulunur.
Örnek: He always tells interesting stories . (Her zaman ilginç hikayeler anlatır.)
Ask Fiilinin Kullanımı
“Ask” fiili, adından da anlaşılacağı gibi, soruları aktarmak için kullanılır. Ancak sadece soruları değil, aynı zamanda rica veya talep bildiren durumları da aktarabilir. “Ask” fiili hem bir nesne (kime sorulduğu) alabilir hem de almayabilir.
- Doğrudan veya dolaylı soruları aktarırken kullanılır. Dolaylı sorularda genellikle “if/whether” (evet/hayır soruları için) veya soru kelimeleri (who, what, where, why, when, how) ile birlikte bir cümlecik takip eder.
Örnek: He asked if I was ready. (Hazır olup olmadığımı sordu.)
Bu örnekte, orijinal “Are you ready?” sorusu dolaylı olarak “if I was ready” şeklinde aktarılmıştır.
Örnek: She asked me where I lived. (Nerede yaşadığımı sordu.)
Burada ise “me” nesnesiyle birlikte “where I lived” şeklinde bir soru cümlesi aktarılmıştır.
- Birinden bir şey yapmasını rica etmek veya talep etmek için nesne + “to-infinitive” yapısı ile kullanılır. Bu, “tell” fiilinin emir bildiren kullanımına benzer, ancak “ask” daha çok bir rica veya nazik bir talep anlamı taşır.
Örnek: I asked him to help me. (Ondan bana yardım etmesini rica ettim.)
Bu kullanımda “him” nesnesi ve “to help” infinitive yapısı, bir talebin aktarımını gösterir.
Say, Tell ve Ask Fiillerinin Karşılaştırılması
Bu üç temel fiilin kullanımlarını daha iyi anlamak için aşağıdaki karşılaştırma tablosunu inceleyelim:
| Fiil | Yapı | Anlam ve Kullanım Amacı | Örnek |
|---|---|---|---|
| Say | (that) + cümle Doğrudan aktarım: “, ” |
Kime söylendiği belirtilmeden bir beyanı veya sözü aktarır. | He said he was leaving. She said , “It’s cold.” |
| Tell | nesne + (that) + cümle nesne + to + infinitive |
Kime söylendiği belirtilerek bir bilgi, emir, talimat veya hikaye aktarır. | He told me his name. She told him to sit down . |
| Ask | (nesne) + if/whether + cümle (nesne) + soru kelimesi + cümle (nesne) + to + infinitive |
Bir soruyu veya ricayı aktarır. | He asked if I was ready. She asked me where I was going. I asked him to open the door. |
Bu fiilleri doğru bir şekilde kullanmak, dolaylı anlatımın temelini oluşturur ve İngilizcede akıcı ve doğru bir iletişim kurmak için kritik öneme sahiptir. Özellikle “say” ve “tell” arasındaki nesne kullanımı farkına dikkat etmek, sık yapılan hatalardan kaçınmanızı sağlayacaktır.
Farklı Yapılarla Kullanılan Bildirme Fiilleri
İngilizcede dolaylı anlatımı zenginleştiren ve aktarılan bilginin nüanslarını daha iyi yansıtan pek çok farklı bildirme fiili bulunmaktadır. Temel fiiller olan “say”, “tell” ve “ask” dışında, bu fiiller bir konuşmanın veya cümlenin amacını, tonunu ve içeriğini daha spesifik bir şekilde belirtmemizi sağlar. Her bir bildirme fiili, genellikle belirli bir dilbilgisel yapıyı (örneğin, that-clause , to-infinitive , -ing form veya object + to-infinitive ) takip eder. Bu yapıları doğru kullanmak, cümlelerin anlam bütünlüğünü korurken, ifade yeteneğinizi artıracaktır. Bu bölümde, bu yaygın bildirme fiillerini, kullanıldıkları yapılar ve anlamlarıyla birlikte detaylı olarak inceleyeceğiz.
Bu fiiller, sadece ne söylendiğini değil, aynı zamanda konuşmacının ne yapmak istediğini (önermek, tehdit etmek, kabul etmek vb.) de belirtir. Bu sayede, dinleyici veya okuyucu, orijinal mesajın arkasındaki niyeti daha iyi kavrayabilir. Aşağıdaki başlıklar altında, bu farklı yapıları ve onlarla birlikte kullanılan fiilleri gruplandırarak örneklerle açıklayacağız.
1. That-Clause ile Kullanılan Fiiller
Bu gruptaki bildirme fiilleri, genellikle bir beyanı, düşünceyi, gerçeği, fikri veya gözlemi aktarmak için kullanılır. Fiilin ardından genellikle bir “that” bağlacı gelir ve bu bağlacı bir cümle (subject + verb) takip eder. Konuşma dilinde “that” bağlacı sıklıkla atlanabilir, ancak yazılı dilde veya resmi bağlamlarda kullanılması yaygındır. Bu fiiller, özellikle bilgi aktarımında, onaylamada, iddiada bulunmada veya şikayetleri belirtmede çok yönlüdür.
- Admit: Bir şeyi doğru veya gerçek olarak kabul etmek, itiraf etmek. Genellikle bir hata veya yanlış bir durumu kabul ederken kullanılır.
Örnek: He admitted (that) he had made a mistake. (Hata yaptığını itiraf etti .)
Örnek: She admitted (that) she was feeling nervous. (Gergin hissettiğini kabul etti .)
- Agree: Bir fikir, plan veya teklifle hemfikir olmak, kabul etmek.
Örnek: She agreed (that) it was a difficult situation. (Durumun zor olduğunu kabul etti .)
Örnek: We all agreed (that) the proposal was fair. (Teklifin adil olduğu konusunda hepimiz hemfikirdik .)
- Announce: Resmi veya kamuya açık bir şekilde bir şeyi duyurmak, ilan etmek.
Örnek: The company announced (that) profits had increased. (Şirket, karların arttığını duyurdu .)
Örnek: The president announced (that) new elections would be held. (Başkan yeni seçimlerin yapılacağını duyurdu .)
- Believe: Bir şeyin doğru olduğuna inanmak veya güvenmek.
Örnek: They believe (that) the truth will come out. (Gerçeğin ortaya çıkacağına inanıyorlar .)
Örnek: I believe (that) honesty is always the best policy. (Dürüstlüğün her zaman en iyi politika olduğuna inanıyorum .)
- Claim: Bir şeyi gerçek olarak iddia etmek veya ileri sürmek, genellikle kanıtsız bir şekilde.
Örnek: He claimed (that) he had never been there. (Daha önce hiç orada bulunmadığını iddia etti .)
Örnek: The suspect claimed (that) he was innocent. (Şüpheli masum olduğunu iddia etti .)
- Complain: Bir şeyden memnuniyetsizlik veya rahatsızlık ifade etmek, şikayet etmek.
Örnek: She complained (that) the service was slow. (Hizmetin yavaş olduğundan şikayet etti .)
Örnek: He complained (that) his room was too small. (Odasının çok küçük olduğundan şikayet etti .)
- Deny: Bir şeyin doğru olmadığını veya bir şeyi yapmadığını söylemek, inkar etmek.
Örnek: He denied (that) he had seen anything. (Hiçbir şey görmediğini inkar etti .)
Örnek: She denied (that) she was involved in the incident. (Olaya karışmadığını inkar etti .)
- Explain: Bir şeyi anlaşılır kılmak için bilgi vermek, açıklamak.
Örnek: She explained (that) she was late because of traffic. (Trafik yüzünden geç kaldığını açıkladı .)
Örnek: The scientist explained (that) the experiment had failed. (Bilim adamı deneyin başarısız olduğunu açıkladı .)
- Insist: Bir şeyin olması veya yapılması konusunda güçlü bir şekilde ısrar etmek.
Örnek: He insisted (that) he pay for the meal. (Yemek parasını kendisinin ödemesi konusunda ısrar etti .)
Örnek: She insisted (that) everyone should have a say. (Herkesin söz hakkı olması gerektiği konusunda ısrar etti .)
- Promise: Bir şeyi yapacağına dair bir güvence veya söz vermek.
Örnek: He promised (that) he would help me. (Bana yardım edeceğine söz verdi .)
Örnek: The company promised (that) they would improve their services. (Şirket hizmetlerini geliştireceklerine söz verdi .)
- Suggest: Bir fikir, plan veya eylem önermek.
Örnek: She suggested (that) we go to the park. (Parka gitmemizi önerdi .)
Örnek: The doctor suggested (that) I take a break. (Doktor ara vermemi önerdi .)
- Think: Bir fikir veya düşünceye sahip olmak.
Örnek: I think (that) he is right. (Haklı olduğunu düşünüyorum .)
Örnek: She thought (that) the movie was excellent. (Filmin mükemmel olduğunu düşündü .)
2. To-Infinitive ile Kullanılan Fiiller
Bu bildirme fiilleri, genellikle bir eylemi yapma kararı, niyeti, teklifi, reddi veya tehdidini aktarırken kullanılır. Bu fiillerin ardından doğrudan bir “to-infinitive” (to + fiilin yalın hali) yapısı gelir. Bu yapı, genellikle konuşmacının gelecekteki bir eylemi veya niyetini ifade ettiği durumlarda tercih edilir.
- Agree: Bir eylemi yapmayı kabul etmek, rıza göstermek. (That-clause ile kullanımından farklı olarak, burada bir eylem üzerinde anlaşma vardır.)
Örnek: They agreed to meet on Friday. (Cuma günü buluşmaya anlaştılar .)
Örnek: He agreed to share his notes with me. (Notlarını benimle paylaşmayı kabul etti .)
- Decide: Bir eylemi yapmaya karar vermek.
Örnek: She decided to study abroad. (Yurt dışında okumaya karar verdi .)
Örnek: We decided to postpone the meeting. (Toplantıyı ertelemeye karar verdik .)
- Offer: Bir eylemi yapmayı gönüllü olarak teklif etmek.
Örnek: He offered to help me with my homework. (Bana ödevimde yardım etmeyi teklif etti .)
Örnek: She offered to drive us to the airport. (Bizi havaalanına bırakmayı teklif etti .)
- Promise: Bir eylemi yapacağına dair söz vermek. (That-clause ile kullanımından farklı olarak, burada doğrudan bir eylem sözü verilir.)
Örnek: He promised to call me later. (Daha sonra beni aramaya söz verdi .)
Örnek: They promised to arrive on time. (Zamanında varmaya söz verdiler .)
- Refuse: Bir eylemi yapmayı reddetmek.
Örnek: She refused to answer my question. (Soruma cevap vermeyi reddetti .)
Örnek: The company refused to negotiate with the union. (Şirket sendika ile müzakere etmeyi reddetti .)
- Threaten: Bir eylemi yapmaya dair bir tehditte bulunmak.
Örnek: He threatened to tell my parents. (Aileme söylemekle tehdit etti .)
Örnek: The thief threatened to harm the hostages. (Hırsız rehinelere zarar vermekle tehdit etti .)
3. Object + To-Infinitive ile Kullanılan Fiiller
Bu bildirme fiilleri, bir kişiye (nesneye) bir şeyi yapmasını tavsiye etme, rica etme, teşvik etme, emretme, uyarma veya hatırlatma gibi durumları ifade eder. Bu yapıda, bildirme fiilinden sonra mutlaka bir nesne (bir kişi veya zamir) gelir ve ardından bir “to-infinitive” takip eder. Bu yapı, dolaylı emirler, talepler ve tavsiyeler için vazgeçilmezdir.
- Advise: Birine bir şey yapmasını tavsiye etmek.
Örnek: She advised me to see a doctor. (Bana doktora görünmemi tavsiye etti .)
Örnek: The expert advised us to invest wisely. (Uzman bize akıllıca yatırım yapmamızı tavsiye etti .)
- Ask: Birinden bir şey yapmasını rica etmek. (Soru sormak anlamındaki “ask”tan farklıdır.)
Örnek: He asked her to wait outside. (Ondan dışarıda beklemesini rica etti .)
Örnek: I asked my friend to lend me some money. (Arkadaşımdan bana biraz para ödünç vermesini rica ettim .)
- Encourage: Birini bir şey yapması için teşvik etmek, cesaretlendirmek.
Örnek: My teacher encouraged me to study harder. (Öğretmenim daha sıkı çalışmam için beni teşvik etti .)
Örnek: The coach encouraged his team to never give up . (Antrenör takımını asla pes etmemeye cesaretlendirdi .)
- Invite: Birini bir yere veya bir etkinliğe davet etmek.
Örnek: They invited us to join them. (Bize katılmamız için davet ettiler .)
Örnek: She invited him to her birthday party . (Onu doğum günü partisine davet etti .)
- Order: Birine bir şeyi yapmasını emretmek, buyurmak. Genellikle resmi veya otoriter bir bağlamda kullanılır.
Örnek: The captain ordered the soldiers to advance . (Kaptan askerlere ilerlemelerini emretti .)
Örnek: The judge ordered the witness to tell the truth. (Yargıç tanığa doğruyu söylemesini emretti .)
- Remind: Birine bir şeyi hatırlatmak.
Örnek: She reminded him to buy milk. (Ona süt almasını hatırlattı .)
Örnek: I reminded my brother to call our parents. (Kardeşime anne babamızı aramasını hatırlattım .)
- Tell: Birine bir şeyi yapmasını söylemek veya emretmek. (Temel “tell” kullanımından farklı olarak, burada bir eylem talimatı verilir.)
Örnek: I told him to close the door. (Ona kapıyı kapatmasını söyledim .)
Örnek: The doctor told her to take her medicine. (Doktor ona ilacını almasını söyledi .)
- Warn: Birine bir tehlikeye karşı veya bir şeyi yapmaması konusunda uyarmak.
Örnek: He warned me not to touch the wires. (Bana tellere dokunmamam konusunda uyardı .)
Örnek: The sign warned drivers to slow down . (Tabela sürücüleri yavaşlamaları konusunda uyarıyordu .)
4. -ing Formu ile Kullanılan Fiiller
Bu gruptaki bildirme fiilleri, doğrudan ardından bir -ing eki almış fiil (gerund) alır. Genellikle bir eylemi kabul etme, inkar etme, önerme, şikayet etme veya bir şeyden özür dileme gibi durumları ifade ederler. Bu yapı, özellikle belirli eylemleri veya durumları ifade ederken sıkça kullanılır.
- Admit: Bir eylemi yaptığını kabul etmek veya itiraf etmek. (That-clause ile kullanımından farklı olarak, burada doğrudan eylem vurgulanır.)
Örnek: He admitted stealing the money. (Parayı çaldığını itiraf etti .)
Örnek: She admitted cheating on the test. (Sınavda hile yaptığını kabul etti .)
- Deny: Bir eylemi yapmadığını veya bir durumun doğru olmadığını inkar etmek. (That-clause ile kullanımından farklı olarak, burada inkar edilen eylem vurgulanır.)
Örnek: She denied knowing anything about it. (Bu konuda hiçbir şey bilmediğini inkar etti .)
Örnek: The politician denied accepting bribes. (Politikacı rüşvet aldığını inkar etti .)
- Suggest: Bir eylemi yapmayı önermek. (That-clause ile kullanımından farklı olarak, burada doğrudan bir eylem önerilir.)
Örnek: He suggested going for a walk. (Yürüyüşe çıkmayı önerdi .)
Örnek: They suggested trying the new restaurant. (Yeni restoranı denemeyi önerdiler .)
- Recommend: Bir eylemi veya bir şeyi yapmayı tavsiye etmek, önermek.
Örnek: I recommend trying the local cuisine. (Yerel mutfağı denemenizi tavsiye ederim .)
Örnek: The doctor recommended getting more rest. (Doktor daha fazla dinlenmeyi tavsiye etti .)
- Apologize for: Bir şeyden dolayı özür dilemek. “For” edatıyla birlikte kullanılır.
Örnek: She apologized for being late. (Geç kaldığı için özür diledi .)
Örnek: He apologized for interrupting the meeting. (Toplantıyı böldüğü için özür diledi .)
5. Preposition + -ing Formu ile Kullanılan Fiiller
Bu grup, belirli bir edatla birlikte gelerek özel anlamlar ifade eden bildirme fiillerini içerir. Fiilin ardından bir edat ve bu edatı da bir -ing eki almış fiil (gerund) takip eder. Bu yapılar genellikle bir eylemi suçlama, tebrik etme, şikayet etme veya bir şeyde ısrar etme gibi durumları aktarır.
- Accuse (someone) of: Birini belirli bir şeyle (genellikle olumsuz bir eylemle) suçlamak. “Of” edatıyla kullanılır.
Örnek: They accused him of cheating in the exam. (Onu sınavda hile yapmakla suçladılar .)
Örnek: The police accused her of stealing the car. (Polis onu arabayı çalmakla suçladı .)
- Blame (someone) for: Bir şeyi yapmaktan veya bir durumdan dolayı birini suçlamak, sorumlu tutmak. “For” edatıyla kullanılır.
Örsek: She blamed me for losing the keys. (Anahtarları kaybettiğim için beni suçladı .)
Örnek: He blamed the bad weather for ruining their plans. (Kötü havayı planlarını mahvetmekle suçladı .)
- Congratulate (someone) on: Birini bir başarı veya iyi bir şeyden dolayı tebrik etmek. “On” edatıyla kullanılır.
Örnek: He congregated her on passing her exams. (Sınavlarını geçtiği için onu tebrik etti .)
Örnek: We congratulated them on winning the championship. (Şampiyonluğu kazandıkları için onları tebrik ettik .)
- Insist on: Bir şeyi yapma konusunda ısrar etmek, bir şeyin olması gerektiğini vurgulamak. “On” edatıyla kullanılır.
Örnek: She insisted on paying for dinner. (Akşam yemeğinin parasını ödemekte ısrar etti .)
Örnek: He insisted on speaking to the manager. (Müdürle konuşmakta ısrar etti .)
Bu farklı bildirme fiillerini ve onlarla kullanılan yapıları öğrenmek, İngilizcede aktardığınız mesajlara daha fazla derinlik ve doğruluk katmanızı sağlar. Her bir fiilin taşıdığı anlam ve gerektirdiği dilbilgisel yapı, iletişim becerilerinizi önemli ölçüde geliştirecektir.
Yaygın Bildirme Fiilleri Tablosu
Aşağıdaki tablo, sık kullanılan bildirme fiillerini ve genellikle hangi yapılarla kullanıldıklarını özetlemektedir:
| Fiil | Genel Anlamı | Yaygın Yapıları | Örnek |
|---|---|---|---|
| say | Demek, söylemek | (that) + clause | He said (that) he was tired. |
| tell | Söylemek | object + (that) + clause object + to + infinitive |
She told me (that) she was busy. She told him to leave. |
| ask | Sormak, rica etmek | (object) + if/whether + clause (object) + question word + clause (object) + to + infinitive |
He asked if I knew. She asked where I lived. I asked him to help. |
| admit | Kabul etmek, itiraf etmek | (that) + clause -ing form |
He admitted (that) he was wrong. He admitted cheating. |
| agree | Kabul etmek, hemfikir olmak | (that) + clause to + infinitive |
She agreed (that) it was a good idea. We agreed to meet. |
| advise | Tavsiye etmek | object + to + infinitive (that) + clause |
I advised him to go. I advised (that) he go. |
| apologize | Özür dilemek | for + -ing form (to someone) for + -ing form |
He apologized for being late. |
| complain | Şikayet etmek | (that) + clause about + -ing form |
She complained (that) it was cold. She complained about the noise. |
| deny | İnkar etmek | (that) + clause -ing form |
He denied (that) he had seen it. He denied taking the money. |
| explain | Açıklamak | (that) + clause question word + clause |
She explained (that) she couldn’t come. He explained how it worked. |
| insist | Israr etmek | (that) + clause on + -ing form |
He insisted (that) she stay. He insisted on paying. |
| offer | Teklif etmek | to + infinitive object + something |
She offered to help. He offered me a drink. |
| promise | Söz vermek | (that) + clause to + infinitive |
He promised (that) he would come. He promised to be there. |
| recommend | Tavsiye etmek | (that) + clause -ing form |
I recommend (that) you try this. I recommend visiting Rome. |
| refuse | Reddetmek | to + infinitive | She refused to answer. |
| suggest | Önermek | (that) + clause -ing form |
He suggested (that) we leave early. He suggested going for a walk. |
| threaten | Tehdit etmek | to + infinitive | He threatened to call the police. |
| warn | Uyarmak | object + to + infinitive (that) + clause object + about + noun/-ing |
I warned him not to go. She warned (that) it was dangerous. She warned me about the dog. |
Bildirme Fiilleri Seçiminin Önemi
İngilizcede dolaylı anlatım (Reported Speech), sadece bir kişinin sözlerini mekanik olarak tekrarlamaktan çok daha fazlasıdır. İletişimde bir mesajı aktarırken doğru bildirme fiilini seçmek, cümlenin anlamını, tonunu ve arkasındaki niyeti derinlemesine yansıtan kritik bir dil becerisidir. Yalnızca “say” veya “tell” gibi genel fiilleri kullanmak, konuşmanın veya mesajın asıl amacını, içerdiği duygusal yükü veya şiddetini tam olarak ifade etmeyebilir.
Örneğin, bir kişinin yardım etme isteğini aktarırken:
- “He said he would help.” (Yardım edeceğini söyledi.) – Bu ifade son derece nötr ve tarafsızdır . Sadece bir bilginin aktarıldığını belirtir, herhangi bir ek anlam veya duygu taşımaz.
- “He promised he would help.” (Yardım edeceğine söz verdi.) – Burada kullanılan “promised” fiili, aktarılan eylemin bir taahhüt, bir güvence içerdiğini gösterir. Bu, konuşmacının sözüne sadık kalma niyetini vurgular ve dinleyiciye daha güçlü bir beklenti verir.
- “He offered to help.” (Yardım etmeyi teklif etti.) – “Offered” fiili ise, eylemin gönüllülük esasına dayalı bir teklif olduğunu belirtir. Karşılıklı bir alışveriş veya talep olmaksızın, kişinin kendi isteğiyle bir yardımda bulunma niyetini ifade eder.
Gördüğünüz gibi, seçilen tek bir fiil, cümlenin anlamını ve alıcı üzerindeki etkisini önemli ölçüde değiştirebilir. Dilin inceliklerini kavramak ve aktarılan mesajın özünü en iyi yansıtan bildirme fiilini seçmek, İngilizcede daha etkili, nüanslı ve doğal bir kullanım sergilemek için temel bir beceridir. Bu fiiller, konuşmacının tutumunu, duygusunu (öfke, sevinç, pişmanlık vb.) veya eylemin doğasını (emir, rica, öneri, uyarı vb.) belirterek iletişime zenginlik katarlar. Bu nedenle, geniş bir bildirme fiili yelpazesini tanımak ve doğru bağlamda kullanmak, hem anlama hem de anlatma yeteneğinizi ileriye taşıyacaktır.
Yaygın Bildirme Fiilleri ile İlgili Sık Yapılan Hatalar
Öğrenciler ve İngilizce öğrenenler arasında bildirme fiillerini kullanırken sıkça karşılaşılan bazı yaygın hatalar vardır. Bu hatalar genellikle fiilin gerektirdiği dilbilgisel yapının yanlış anlaşılmasından veya fiilin anlamının bağlama uygun seçilememesinden kaynaklanır. Bu hataları bilmek ve bunlardan kaçınmak, dolaylı anlatım becerilerinizi önemli ölçüde geliştirecektir:
- Yanlış Fiil Yapısı Kullanımı (Incorrect Verb Structure):
Her bildirme fiilinin ardından gelen kendine özgü bir dilbilgisel yapı (örneğin, “that-clause” , “to-infinitive” , “-ing formu” , veya “object + to-infinitive” ) vardır. Bu yapıların karıştırılması, dilbilgisel hatalara ve anlam bozukluklarına yol açar. Örneğin:
- Yanlış: “She suggested to go to the cinema.”
- Doğru: “She suggested going to the cinema.” (“Suggest” fiilini takiben genellikle -ing formu kullanılır.)
- Yanlış: “He denied that he took the money.”
- Doğru: “He denied taking the money.” (“Deny” fiili de genellikle -ing formu alır.)
Her fiilin hangi yapıyı gerektirdiğini ezberlemek yerine, sık kullanılanları pratik yaparak içselleştirmek önemlidir.
- “Say” ve “Tell” Karışıklığı (Confusion Between “Say” and “Tell”):
Bu iki temel bildirme fiili arasındaki en önemli fark, “tell” fiilinin her zaman kime söylendiğini belirten bir nesne (object) almasıdır. “Say” fiili ise genellikle doğrudan bir nesne almaz. Bu kuralın göz ardı edilmesi sıkça yapılan bir hatadır.
- Yanlış: “He said me that he was tired.”
- Doğru: “He told me that he was tired.” (“Tell” fiili “me” nesnesini alarak kullanılır.)
- Doğru: “He said that he was tired.” (“Say” fiili nesne almadan kullanılır.)
Unutmayın: “Say something (to someone)”, “Tell someone something.”
- Modellerin Yanlış Dönüşümü veya Kullanımı (Incorrect Modal Transformation or Usage):
Özellikle “advise” , “suggest” , “recommend” gibi fiillerden sonra gelen cümlelerde bazen “should” kullanımının karıştırılması veya atlanması gibi hatalar görülür. “Suggest” ve “recommend” fiillerinden sonra “that” ile başlayan bir yan cümlecik geldiğinde, bu cümlecikte genellikle subjunctive mood kullanılır, yani fiil yalın halde (should olmadan) kullanılır veya doğrudan -ing formu tercih edilir.
- Yanlış: “She suggested that he should go home.”
- Doğru: “She suggested that he go home.” (Subjunctive mood)
- Daha Yaygın: “She suggested going home.” (-ing formu)
Bu fiillerin ardından gelen “should” kullanımı tamamen yanlış olmasa da, yalın fiil veya -ing formu daha yaygın ve doğal kabul edilir.
- Anlama Uymayan Fiil Seçimi (Inappropriate Verb Choice for Meaning/Tone):
Aktarılan mesajın gerçek tonuna, amacına veya içerdiği duyguya uygun olmayan bir bildirme fiili seçmek, cümlenin anlamını bozabilir veya yanlış anlaşılmalara yol açabilir. Örneğin, bir rica yerine bir emri aktarmak için yanlış bir fiil kullanmak ciddi bir anlam kaymasına neden olabilir.
- Yanlış: “The teacher said the student to open the book.” (Bir emir veya talimat için “say” uygun değildir.)
- Doğru: “The teacher told the student to open the book.” (Talimat için “tell” daha uygundur.)
- Yanlış: “She asked to leave immediately.” (Burada “talep etmek” yerine “sormak” anlamı ağır basar.)
- Doğru: “She demanded to leave immediately.” (Daha güçlü bir talep için “demand” daha uygundur.)
Bu hatalardan kaçınmak için, aktarılan cümlenin orijinal bağlamını ve konuşmacının niyetini dikkatlice değerlendirmek büyük önem taşır. Geniş bir bildirme fiili haznesine sahip olmak ve her birinin anlamını ve kullanım yapısını doğru bilmek, etkili dolaylı anlatımın temelini oluşturur.
Yaygın Bildirme Fiilleri ile İlgili Örnek Cümleler
- The manager announced that there would be a new policy..
Müdür yeni bir politikanın olacağını duyurdu . . - She admitted making a mistake during the presentation..
Sunum sırasında hata yaptığını itiraf etti . . - He agreed to help us with the project..
Projede bize yardım etmeyi kabul etti . . - My father advised me to save money for the future..
Babam gelecekte para biriktirmemi tavsiye etti . . - The student apologized for being late to class..
Öğrenci derse geç kaldığı için özür diledi . . - She claimed that she had never met him before..
Onu daha önce hiç tanımadığını iddia etti . . - The customer complained that the food was cold..
Müşteri yemeğin soğuk olduğundan şikayet etti . . - He denied stealing the documents..
Belgeleri çaldığını inkar etti . . - The guide explained how to use the equipment..
Rehber ekipmanın nasıl kullanılacağını açıkladı . . - She insisted on paying for dinner herself..
Akşam yemeğinin parasını kendisi ödemekte ısrar etti . . - He offered to carry her bags..
Çantalarını taşımayı teklif etti . . - She promised to keep my secret..
Sırrımı saklayacağına söz verdi . . - They recommended visiting the museum..
Müzeyi ziyaret etmeyi tavsiye ettiler . . - He refused to sign the contract..
Sözleşmeyi imzalamayı reddetti . . - I suggested having a picnic in the park..
Parkta piknik yapmayı önerdim . .