İngilizce’de Zaman Kaymaları – Tense Shifts in English

Dolaylı anlatımda, yani başkasının sözlerini veya düşüncelerini kendi cümlelerimizle aktarırken, asıl söylenen cümlenin fiil zamanında (tense) belirli değişiklikler meydana gelir. Bu değişiklikler, aktaran cümlenin ana fiili (reporting verb) geçmiş zamanda (örneğin “said”, “told”, “asked” gibi) kullanıldığında zorunlu hale gelir. İngilizcede bu duruma “backshifting” denir ve bildirilen eylemin, bildirildiği zamana göre geçmişte kaldığını gösterir. Eğer ana fiil şimdiki zamanda (örneğin “says”, “tells”, “asks”) ise, genellikle zaman kayması olmaz.

Zaman kaymalarının temel amacı, bildirilen eylemin veya durumun orijinal zaman dilimini, aktarımın yapıldığı zamana göre doğru bir şekilde konumlandırmaktır. Bu sayede, dinleyici veya okuyucu, olayın ne zaman gerçekleştiğine dair net bir fikre sahip olur. Zaman kayması, doğrudan alıntılanan cümlenin zamanını bir adım geriye kaydırarak, sözlerin söylendiği an ile aktarıldığı an arasındaki zaman farkını yansıtır.

İçindekiler

Yukarıdaki bağlantılara tıklayarak makalenin ilgili bölümüne gidebilirsiniz.


Zaman Kaymalarının Temel Kuralları

Dolaylı anlatım (Reported Speech) kullanırken, orijinal cümlenin fiil zamanını (tense) değiştirmek, özellikle aktaran fiilin (reporting verb) geçmiş zamanda (örneğin “said”, “told”, “asked”, “explained” gibi) olması durumunda oldukça önemlidir. Bu değişiklikler, İngilizcede “backshifting” olarak adlandırılır ve bildirilen olayın, sözün söylendiği zamana göre geçmişte kaldığını gösterir. Eğer ana fiil şimdiki zamanda (örneğin “says”, “tells”, “asks”) ise, genellikle zaman kayması olmaz çünkü aktarılan bilgi hala güncel veya geçerlidir. Bu bölümde, fiil zamanlarının doğrudan anlatımdan dolaylı anlatıma geçerken nasıl dönüştüğünü ve her bir kuralın ardındaki mantığı detaylıca inceleyeceğiz.

Simple Present ve Present Continuous Zaman Kaymaları

Doğrudan anlatımdaki geniş zaman ve şimdiki zaman ifadeleri, dolaylı anlatımda bir derece geriye kaydırılır. Bu kaydırma, eylemin konuşma anındaki “şimdiki” durumundan, aktarım anında “geçmişte kalmış” bir duruma geçişini net bir şekilde ifade eder.

  • Simple Present (Geniş Zaman) → Simple Past (Basit Geçmiş Zaman):

    Doğrudan alıntıdaki genel gerçekler , alışkanlıklar , sık tekrar eden eylemler veya güncel durumlar genellikle dolaylı anlatımda basit geçmiş zamana dönüşür. Bu dönüşüm, bildirilen durumun söylendiği anda geçerli olduğunu, ancak şimdi bu sözlerin bir “olay” olarak geçmişte aktarıldığını gösterir. Örneğin, birisi “I eat breakfast every day.” (Her gün kahvaltı yaparım.) dediğinde, bu onun genel bir alışkanlığıdır. Ancak siz bunu aktardığınızda, “He said he ate breakfast every day.” dersiniz, çünkü onun bu sözü söyleme eylemi geçmişte kalmıştır.

    • Doğrudan: “I live in London.” (Londra’da yaşıyorum.)
    • Dolaylı: She said she lived in London. (Londra’da yaşadığını söyledi.)

      Burada “live” (geniş zaman), “lived” (basit geçmiş zaman) olmuştur. Orijinal eylem bir alışkanlığı veya sürekli durumu ifade ederken, dolaylı anlatımda bu durumun konuşma anındaki geçerliliği geçmişe taşınmıştır.

  • Present Continuous (Şimdiki Zaman) → Past Continuous (Geçmişte Devam Eden Zaman):

    Doğrudan alıntıdaki konuşma anında devam eden eylemler , dolaylı anlatımda geçmişte devam eden bir eyleme dönüşür. Eylemin konuşma anındaki “devam etme” özelliği, aktarım anında geçmiş bir zaman dilimine taşınır. Bu, eylemin söylendiği anda aktif olduğunu, ancak şimdi o anın geçmişte kaldığını vurgular.

    • Doğrudan: “We are planning a trip.” (Bir gezi planlıyoruz.)
    • Dolaylı: They said they were planning a trip. (Bir gezi planladıklarını söylediler.)

      “Are planning” (şimdiki zaman), “were planning” (geçmişte devam eden zaman) olmuştur. Planlama eylemi konuşulduğu anda devam ediyordu, şimdi ise bu bilginin aktarılmasıyla geçmişte devam eden bir eylem olarak ifade edilmiştir.

Simple Past ve Present Perfect Zaman Kaymaları

Hem basit geçmiş zaman hem de şimdiki mükemmel zaman ifadeleri, dolaylı anlatımda genellikle Past Perfect (Geçmiş Mükemmel Zaman) ‘a dönüşür. Bu, bildirilen eylemin, sözün söylendiği zamandan bile daha önce gerçekleştiğini ve bu “geçmişin de geçmişi” durumunu vurgular.

  • Simple Past (Basit Geçmiş Zaman) → Past Perfect (Geçmiş Mükemmel Zaman):

    Doğrudan alıntıdaki geçmişte tamamlanmış belirli eylemler , dolaylı anlatımda geçmiş mükemmel zamana kaydırılır. Bu kaydırma, bildirilen eylemin, ana fiilin (reporting verb) gerçekleştiği zamandan daha da önce tamamlandığını göstererek kronolojik sıralamayı netleştirir. Örneğin, “I bought a car.” (Bir araba aldım.) cümlesini aktardığınızda, “He said he had bought a car.” dersiniz. Arabayı alma eylemi, onun bu sözü söylemesinden daha önce gerçekleşmiştir.

    • Doğrudan: “I bought a new car.” (Yeni bir araba aldım.)
    • Dolaylı: He said he had bought a new car. (Yeni bir araba almış olduğunu söyledi.)

      “Bought” (basit geçmiş zaman), “had bought” (geçmiş mükemmel zaman) olmuştur. Arabanın satın alınması, ‘söyleme’ eyleminden daha önce gerçekleştiği için bu zaman kayması zorunludur.

  • Present Perfect (Şimdiki Mükemmel Zaman) → Past Perfect (Geçmiş Mükemmel Zaman):

    Doğrudan alıntıdaki şimdiki zamana etkisi olan tamamlanmış eylemler veya belirsiz geçmişte gerçekleşmiş eylemler de dolaylı anlatımda geçmiş mükemmel zamana dönüşür. Bu, eylemin konuşma anına kadar olan etkisinin, aktarım anında geçmişte kalmış bir etki haline geldiğini belirtir.

    • Doğrudan: “I have seen that movie.” (O filmi gördüm.)
    • Dolaylı: She said she had seen that movie. (O filmi görmüş olduğunu söyledi.)

      “Have seen” (şimdiki mükemmel zaman), “had seen” (geçmiş mükemmel zaman) olmuştur. Filmi görme eylemi, sözün söylendiği ana kadar olan bir deneyimken, aktarıldığında bu deneyim geçmişte kalmış bir olaya dönüşür.

  • Past Continuous (Geçmişte Devam Eden Zaman) → Past Perfect Continuous (Geçmiş Mükemmel Sürekli Zaman):

    Doğrudan alıntıdaki geçmişte belirli bir süre devam eden eylemler , dolaylı anlatımda daha da geriye, yani Past Perfect Continuous’a kaydırılır. Bu, eylemin, söylendiği ana göre geçmişte devam ettiğini, ancak bu devamlılığın da şimdi daha uzak bir geçmişte kaldığını vurgular.

    • Doğrudan: “I was working all day.” (Bütün gün çalışıyordum.)
    • Dolaylı: He said he had been working all day. (Bütün gün çalışıyor olduğunu söyledi.)

      “Was working” (geçmişte devam eden zaman), “had been working” (geçmiş mükemmel sürekli zaman) olmuştur. Çalışma eyleminin devamlılığı, sözün söylendiği ana göre geçmişte kalmıştır ve bu, aktarımda Past Perfect Continuous ile belirtilir.

Future Simple ve Future Continuous Zaman Kaymaları

Gelecek zamanı ifade eden yapılar da dolaylı anlatımda geçmiş formlarına bürünür. Bu, geleceğe yönelik planların veya tahminlerin, sözün söylendiği an geçmişte kaldığı için bu geçmiş duruma uyarlanmasını sağlar.

  • Future Simple (will) → Conditional Simple (would):

    Doğrudan alıntıdaki “will” ile kurulan gelecek zaman, dolaylı anlatımda “would” olarak değişir. Bu, konuşma anındaki gelecek planının, tahminin veya sözün, aktarım anına göre geçmişte kalmış bir “gelecek” ifade etmesini sağlar.

    • Doğrudan: “I will visit you tomorrow.” (Yarın seni ziyaret edeceğim.)
    • Dolaylı: He said he would visit me the next day. (Ertesi gün beni ziyaret edeceğini söyledi.)

      “Will visit” (gelecek zaman), “would visit” (koşullu basit zaman) olmuştur. Ziyaret etme eylemi, sözün söylendiği anda gelecekken, aktarıldığında geçmişe göre bir gelecek ifade eder.

  • Future Continuous (will be + Ving) → Conditional Continuous (would be + Ving):

    Gelecekte belirli bir zamanda devam edecek bir eylemi ifade eden bu yapı, dolaylı anlatımda “would be + Ving” formuna dönüşür. Gelecekteki devam eden eylemin, aktarım anına göre geçmişte kalmış bir bağlamda devam edeceği belirtilir.

    • Doğrudan: “I will be waiting for you.” (Seni bekliyor olacağım.)
    • Dolaylı: She said she would be waiting for me. (Beni bekliyor olacağını söyledi.)

      “Will be waiting” (gelecek sürekli zaman), “would be waiting” (koşullu sürekli zaman) olmuştur. Bekleme eyleminin gelecekteki devamlılığı, aktarıldığında geçmişe göre bir devamlılık olarak ifade edilir.

  • “be going to” yapısı → “was/were going to”:

    Yakın gelecek veya önceden belirlenmiş bir niyet bildiren “be going to” yapısı, dolaylı anlatımda “was/were going to” şeklinde geçmişe kaydırılır. Bu, niyetin veya yakın gelecek planının, sözün söylendiği anda geçerli olduğunu, ancak şimdi bu bilginin geçmişte kaldığını gösterir.

    • Doğrudan: “I am going to study abroad.” (Yurt dışında okuyacağım.)
    • Dolaylı: He said he was going to study abroad. (Yurt dışında okuyacağını söyledi.)

      “Am going to study” (gelecek niyet), “was going to study” (geçmiş niyet) olmuştur. Yurt dışında okuma niyeti, söylendiği anda geçerliydi; aktarıldığında ise bu niyetin geçmişe ait olduğu belirtilir.

Modal fiiller de dolaylı anlatımda zaman kaymasına uğrayabilir, ancak bazıları değişmeden kalır veya alternatif kullanımlara sahip olabilir. Bu, onların anlamsal özelliklerinden kaynaklanır.

  • Can → Could:

    Yetenek veya olasılık ifade eden “can” fiili, dolaylı anlatımda “could” olarak değişir. Bu, yeteneğin veya olasılığın sözün söylendiği ana ait olduğunu ve şimdi bu bilginin geçmişe taşındığını gösterir.

    • Doğrudan: “I can solve the problem.” (Sorunu çözebilirim.)
    • Dolaylı: She said she could solve the problem. (Sorunu çözebileceğini söyledi.)

      “Can solve” (yapabilirim), “could solve” (yapabildiğini) olmuştur. Yetenek, söylendiği andan aktarıldığı ana geçerken geçmiş forma bürünür.

  • May → Might:

    İzin veya olasılık ifade eden “may” fiili, dolaylı anlatımda genellikle “might” olarak değişir. “Might”, “may”in geçmiş formudur ve olasılığın veya iznin geçmiş bir zamana ait olduğunu belirtir.

    • Doğrudan: “You may leave now.” (Şimdi gidebilirsin.)
    • Dolaylı: He said I might leave then. (O zaman gidebileceğimi söyledi.)

      “May leave” (gidebilir), “might leave” (gidebildiğini) olmuştur. İzin veya olasılık durumu, aktarım anına göre geçmişe kaydırılmıştır.

  • Must → Had to / Must:

    Zorunluluk ifade eden “must” fiili, dolaylı anlatımda genellikle “had to” şeklinde değişir. Ancak, bildirilen zorunluluğun aktarım anında da hala geçerli olduğu durumlarda “must” değişmeden de kullanılabilir. Bu durum, özellikle kalıcı zorunluluklar veya değişmeyen kurallar için geçerlidir.

    • Doğrudan: “I must finish this report today.” (Bu raporu bugün bitirmeliyim.)
    • Dolaylı: She said she had to finish that report that day. (O raporu o gün bitirmek zorunda olduğunu söyledi.)

      “Must finish” (bitirmeliyim), “had to finish” (bitirmek zorunda olduğunu) olmuştur. Zorunluluk, geçmişte bir olay olarak aktarıldığı için zaman kayması gerçekleşmiştir.

  • Shall → Should / Would:

    “Shall” fiili, kullanımına bağlı olarak dolaylı anlatımda farklı şekillerde değişebilir. Eğer bir öneri veya tavsiye anlamında kullanılıyorsa “should”, gelecek anlamında ise “would” olarak değişebilir. İngilizcede modern kullanımda “shall” yerine “will” daha yaygın olduğu için bu dönüşüm daha az görülür.

    • Doğrudan: “I shall meet you at 8.” (Seninle saat 8’de buluşacağım.)
    • Dolaylı: He said he would meet me at 8. (Benimle saat 8’de buluşacağını söyledi.)

      “Shall meet” (buluşacağım), “would meet” (buluşacağını) olmuştur. Gelecek anlamındaki ifade, dolaylı anlatımda “would” ile aktarılmıştır.

  • Could, Would, Should, Might, Ought to:

    Bu modal fiiller zaten geçmiş veya koşullu anlamlar taşıdıkları için dolaylı anlatımda genellikle değişmeden kalırlar . Daha geriye gidecek bir “geçmişin geçmişi” formu bulunmadığından, bu fiillerle zaman kayması yapılmaz. Bu, dilbilgisindeki önemli bir istisnadır ve sıkça karıştırılan bir noktadır.

    • Doğrudan: “I could help you.” (Sana yardım edebilirdim.)
    • Dolaylı: She said she could help me. (Bana yardım edebileceğini söyledi.)

      “Could help” (yardım edebilirdim), dolaylı anlatımda “could help” olarak kalmıştır. Zaten geçmiş bir olasılığı ifade ettiği için başka bir zaman kaymasına ihtiyaç duyulmaz.

Bu temel kuralları ve istisnaları kavramak, İngilizcede dolaylı anlatımı doğru ve etkili bir şekilde kullanmanın anahtarıdır. Her bir fiil zamanının neden ve nasıl değiştiğini anlamak, dilbilgisel doğruluğu artırırken, iletişiminizi de daha net hale getirecektir.


Zaman Kaymasının Olmadığı Durumlar

Dolaylı anlatımda (Reported Speech) fiil zamanlarının geriye kaydırılması genel bir kural olsa da, İngilizcede bu kuralın uygulanmadığı belirli durumlar vardır. Bu istisnalar, bildirilen bilginin doğası, geçerliliği veya aktaran fiilin (reporting verb) zamanıyla doğrudan ilişkilidir. Bu durumları anlamak, dolaylı anlatımı daha doğru ve doğal bir şekilde kullanabilmek için kritik öneme sahiptir.

  • Evrensel Gerçekler, Bilimsel Olgular ve Genel Geçer Doğrular: Değişmez Bilgiler

    Eğer doğrudan alıntı, zamanla değişmeyen bir evrensel gerçek , bilimsel bir olgu , bir atasözü veya her zaman geçerli olan genel bir doğruyu ifade ediyorsa, fiil zamanı dolaylı anlatımda değişmez. Bu tür bilgiler, sözün söylendiği zamandan bağımsız olarak her zaman doğru olduğu için geçmişe kaydırılmalarına gerek yoktur. Fiil zamanını değiştirmek, cümlenin anlamını yanlış bir şekilde kısıtlayabilir veya güncel geçerliliğini ortadan kaldırabilir.

    • Doğrudan: “The Sun rises in the East.” (Güneş Doğu’dan doğar.)
    • Dolaylı: He said that the Sun rises in the East. (Güneş’in Doğu’dan doğduğunu söyledi.)

      Burada “rises” fiili değişmeden kalır çünkü Güneş’in Doğu’dan doğması her zaman geçerli bir bilimsel gerçektir. “He said that the Sun rose in the East” demek, Güneş’in artık Doğu’dan doğmadığı gibi yanlış bir anlam çıkarabilir.

    • Doğrudan: “Water boils at 100 degrees Celsius.” (Su 100 santigrat derecede kaynar.)
    • Dolaylı: She explained that water boils at 100 degrees Celsius. (Suyun 100 santigrat derecede kaynadığını açıkladı.)

      Bu bir bilimsel gerçektir ve zaman kayması yapılmaz.

  • Ana Fiil (Reporting Verb) Şimdiki Zamanda İse: Güncel Aktarımlar

    Eğer bildirilen cümlenin ana fiili (örneğin “says”, “tells”, “asks”, “explains” gibi) şimdiki zaman , şimdiki mükemmel zaman (has said, have told) veya gelecek zaman (will say) ise, dolaylı anlatımda bildirilen cümlenin fiil zamanında bir değişiklik olmaz. Bu durum, aktarılan bilginin hala güncel olduğunu veya konuşma anıyla doğrudan ilgili olduğunu gösterir. Yani, sözler henüz çok yeni söylenmişse veya hala geçerliyse, zaman kaydırmaya gerek kalmaz.

    • Doğrudan: “I am hungry .” (Açım.)
    • Dolaylı: She says she is hungry . (Aç olduğunu söylüyor.)

      Burada ana fiil “says” şimdiki zamanda olduğu için “is hungry” fiili değişmeden kalır. Eğer “was hungry” deseydik, bu onun geçmişte aç olduğunu ama şimdi olmayabileceğini ima ederdi.

    • Doğrudan: “I will be late .” (Geç kalacağım.)
    • Dolaylı: He tells me he will be late . (Geç kalacağını söylüyor.)

      Ana fiil “tells” şimdiki zamanda olduğu için gelecek zaman fiili değişmez.

  • Eylemin Hala Geçerli Olması veya Devam Etmesi: Durumun Güncelliği

    Doğrudan alıntıda belirtilen bir durum veya eylem, sözün aktarıldığı anda da hala geçerliliğini koruyorsa veya hala devam ediyorsa , zaman kayması isteğe bağlı olabilir veya hiç yapılmayabilir. Bu, konuşmacının bildirilen durumun veya eylemin güncelliğini vurgulamak istediği durumlarda özellikle geçerlidir. Her iki form da (kaydırılmış veya kaydırılmamış) dilbilgisel olarak doğru olabilir, ancak anlamda küçük bir farklılık yaratabilir.

    • Doğrudan: “I love ice cream.” (Dondurmayı severim.)
    • Dolaylı (kaydırılmış): He said he loved ice cream. (Dondurmayı sevdiğini söyledi.)

      Bu kullanım, onun geçmişte dondurmayı sevdiğini ve belki de hala sevip sevmediğinin kesin olmadığını ima eder.

    • Dolaylı (kaydırılmamış): He said he loves ice cream. (Dondurmayı sevdiğini söyledi.)

      Bu kullanım, onun hala dondurmayı sevdiğini ve bu durumun güncel olduğunu vurgular.

    • Doğrudan: “I live in İstanbul.” (İstanbul’da yaşıyorum.)
    • Dolaylı: She said she lives in İstanbul. (İstanbul’da yaşadığını söyledi.)

      Eğer kişi hala İstanbul’da yaşıyorsa, Simple Present tense değişmeden kalabilir. Değiştirilirse, “She said she lived in İstanbul,” geçmişte yaşadığı ama şimdi başka bir yerde olabileceği anlamı taşıyabilir.

  • Past Perfect ve Past Perfect Continuous Zamanları: Daha Geriye Kaydırma Yok

    İngilizcede zaten Past Perfect (Geçmiş Mükemmel Zaman) veya Past Perfect Continuous (Geçmiş Mükemmel Sürekli Zaman) olan bir fiil zamanı, dolaylı anlatımda daha geriye kaydırılamaz. Bu zamanlar, geçmişteki en uzak zamanı veya geçmişte bir noktadan daha önce başlamış ve o noktaya kadar devam etmiş bir eylemi ifade ettikleri için, dilbilgisel olarak daha ileri bir geri kaydırma formları mevcut değildir. Bu nedenle, bu zamanlar dolaylı anlatımda değişmeden kalırlar.

    • Doğrudan: “I had already eaten when he arrived.” (O geldiğinde zaten yemek yemiştim.)
    • Dolaylı: She said she had already eaten when he arrived. (O geldiğinde zaten yemek yemiş olduğunu söyledi.)

      “Had already eaten” zaten Past Perfect olduğu için değişmeden kalır. Daha geriye gidecek bir zaman formu yoktur.

    • Doğrudan: “They had been waiting for hours.” (Saatlerdir bekliyorlardı.)
    • Dolaylı: He told me they had been waiting for hours. (Bana saatlerdir bekliyor olduklarını söyledi.)

      “Had been waiting” (Past Perfect Continuous) değişmeden kalır.

Bu istisnaları ve özel durumları anlamak, dolaylı anlatımı kullanırken daha esnek ve doğru olmanızı sağlayacaktır. Unutmayın ki İngilizce dilbilgisi kuralları bazen bağlama ve anlama göre esneklik gösterebilir, bu yüzden sadece kuralları ezberlemek yerine, ne zaman ve neden bu kuralların uygulanmadığını anlamak çok daha faydalıdır.


Zaman Kaymaları Tablosu

Aşağıdaki tablo, doğrudan anlatımdan dolaylı anlatıma geçerken fiil zamanlarında meydana gelen yaygın değişiklikleri özetlemektedir:

Doğrudan Anlatım Zamanı Dolaylı Anlatım Zamanı Örnek (Doğrudan Anlatım) Örnek (Dolaylı Anlatım)
Simple Present Simple Past “I study every day.” He said he studied every day.
Present Continuous Past Continuous “I am cooking dinner.” She said she was cooking dinner.
Simple Past Past Perfect “We visited Paris last year.” They said they had visited Paris the previous year.
Present Perfect Past Perfect “I have finished my report.” He said he had finished his report.
Past Continuous Past Perfect Continuous “I was reading a book.” She said she had been reading a book.
Future Simple (will) Conditional Simple (would) “I will call you.” He said he would call me.
Future Continuous (will be Ving) Conditional Continuous (would be Ving) “I will be working at 9 PM.” She said she would be working at 9 PM.
“be going to” future “was/were going to” future “I am going to buy a new car.” He said he was going to buy a new car.
Can Could “I can swim well.” She said she could swim well.
May Might “It may rain tonight.” He said it might rain that night.
Must Had to “I must leave now.” She said she had to leave then.

Zaman Kaymaları ile İlgili Sık Yapılan Hatalar

Dolaylı anlatım (Reported Speech), İngilizce dilbilgisinin önemli ama aynı zamanda karmaşık konularından biridir. Özellikle zaman kaymaları (tense shifts) konusunda öğrenciler sıklıkla hata yapabilirler. Bu bölümde, zaman kaymalarıyla ilgili en yaygın hataları ve bu hatalardan kaçınmak için dikkat etmeniz gereken noktaları detaylı olarak inceleyeceğiz. Bu bilgiler, daha doğru, akıcı ve doğal bir İngilizce kullanımı geliştirmenize yardımcı olacaktır.

  • Zorunlu Olmayan Durumlarda Kaydırma: Evrensel Gerçekler ve Mevcut Durumlar

    En sık yapılan hatalardan biri, zaman kaymasının zorunlu olmadığı durumlarda bile fiil zamanını değiştirmektir. Özellikle evrensel gerçekler , bilimsel olgular , atasözleri veya genel geçer doğrular bildirilirken zaman kayması yapılmaz. Çünkü bu bilgiler, sözün söylendiği zamandan bağımsız olarak her zaman geçerlidir. Örneğin, “The Earth is round.” (Dünya yuvarlaktır.) cümlesi dolaylı anlatımda “He said that the Earth is round.” şeklinde kalmalıdır, “was round” şeklinde değişmemelidir. Benzer şekilde, ana fiil (reporting verb) şimdiki zamanda (örneğin “says”, “tells”) ise, bildirilen cümlenin zamanında değişiklik olmaz. Bu tür durumlarda fiil zamanını değiştirmek, cümlenin anlamını bozabilir veya yanlış bir zaman dilimine işaret edebilir.

    Örnek Hata: He said that the Sun rose in the East. (Güneş’in Doğu’dan doğduğunu söyledi.)

    Doğrusu: He said that the Sun rises in the East. (Çünkü bu evrensel bir gerçektir.)

  • Tutarsız Zaman Kaydırmaları: Dilbilgisel Bütünlüğün Korunması

    Bir cümlede zaman kayması kurallarını uygularken tutarlılık çok önemlidir. Aynı cümlenin farklı bölümlerinde veya ardışık cümlelerde farklı zaman kaydırma kuralları uygulamak, anlam karışıklığına ve dilbilgisel hatalara yol açar. Örneğin, bir önceki cümlede Simple Past’ı Past Perfect’e çevirip, sonraki cümlede Present Continuous’u Past Continuous’a çevirirken hata yapmak, metnin akıcılığını bozar. Tüm bildirilen sözlerin, ana fiilin geçmiş zamanda olması durumunda aynı mantıkla geriye kaydırılması gerektiğini unutmayın. Bu tutarlılık, cümlenin genel anlam bütünlüğünü korur ve dinleyicinin veya okuyucunun mesajı doğru anlamasını sağlar.

    Örnek Hata: She said she was working yesterday and she has finished her project today. (Dün çalıştığını ve bugün projesini bitirdiğini söyledi.)

    Doğrusu: She said she had been working the day before and she had finished her project that day. (Zaman kaymaları tutarlı bir şekilde uygulanmıştır.)

  • Anlam Kaybına Yol Açan Kaydırmalar: Geçerliliğin Göz Ardı Edilmesi

    Dolaylı anlatımda, eğer bildirilen eylem veya durum hala geçerliyse, yani sözün söylendiği andaki durumu aktarıldığı anda da devam ediyorsa, zaman kayması yapmak bazen cümlenin anlamını değiştirebilir veya yanlış bir ifadeye neden olabilir. Örneğin, “I love chocolate.” (Çikolatayı severim.) diyen birinin sözünü aktarırken, eğer hala çikolatayı sevdiği biliniyorsa “He said he loves chocolate.” demek daha doğru olabilir. “He said he loved chocolate.” demek, artık sevmediği anlamına gelebilir. Bu tür durumlarda, cümlenin güncel geçerliliğini göz önünde bulundurarak zaman kayması yapıp yapmamaya karar vermek önemlidir. Genellikle bu durumda iki form da kabul edilebilir olsa da, anlamın değişmemesi için dikkatli olmak gerekir.

    Örnek Hata: He said that Istanbul was a beautiful city. (İstanbul’un güzel bir şehir olduğunu söyledi.)

    Doğrusu: He said that Istanbul is a beautiful city. (Çünkü İstanbul hala güzel bir şehirdir, bu bir gerçektir ve geçerliliğini korur.)

  • Modal Fiillerin Yanlış Kaydırılması: Özel Durumlar ve İstisnalar

    İngilizcede bazı modal fiiller (yardımcı fiiller) zaten geçmiş veya koşullu anlamlar taşır ve bu nedenle dolaylı anlatımda daha fazla geriye kaydırılmazlar. Özellikle “could”, “would”, “should”, “might”, “ought to” gibi modal fiiller, doğrudan anlatımda kullanıldıklarında dolaylı anlatımda genellikle aynı kalırlar. Bu fiillerin daha geriye gidecek bir “geçmiş mükemmel” formu olmadığı için, onları değiştirmeye çalışmak dilbilgisel bir hatadır. Bu durumları iyi öğrenmek ve ezberlemek, modal fiillerle ilgili hatalardan kaçınmanın anahtarıdır.

    Örnek Hata: She said, “I should go .” (Gitmeliyim.) → She said she had should gone . (Hatalı)

    Doğrusu: She said, “I should go .” → She said she should go . (Modal fiil değişmeden kalır.)

Bu yaygın hataların farkında olmak ve zaman kayması kurallarını dikkatlice uygulamak, dolaylı anlatımı daha doğru ve etkili bir şekilde kullanmanızı sağlayacaktır. Unutmayın, pratik yapmak ve bolca örnek incelemek, bu konudaki becerilerinizi geliştirmenin en iyi yoludur.


Zaman Kaymaları ile İlgili Örnek Cümleler

  • She said, “I am feeling tired.”.
    She said she was feeling tired. .
  • He told me, “I finished the report yesterday.”.
    He told me he had finished the report the day before. .
  • They explained, “We will arrive by noon.”.
    They explained that they would arrive by noon. .
  • My father always says, “Honesty is the best policy.”.
    My father always says that honesty is the best policy. .
  • The student asked, “Where is the library?”
    The student asked where the library was .
  • She announced, “I have decided to quit my job.”.
    She announced that she had decided to quit her job. .
  • He whispered, “I can’t keep this secret.”.
    He whispered that he couldn’t keep that secret. .
  • The sign warned, “You must not park here.”.
    The sign warned that you must not park there. .
  • My friend commented, “I was living in Italy at that time.”.
    My friend commented that he had been living in Italy at that time. .
  • She promised, “I will never forget you.”.
    She promised that she would never forget me. .
  • The news reported, “The economy is growing steadily.”.
    The news reported that the economy was growing steadily. .
  • He complained, “I didn’t receive the email.”.
    He complained that he hadn’t received the email. .
  • She claimed, “I have travelled to over 50 countries.”.
    She claimed that she had travelled to over 50 countries. .
  • He added, “I am going to start a new project next month.”.
    He added that he was going to start a new project the following month. .
  • The child insisted, “I want a new toy.”.
    The child insisted that he wanted a new toy. .

İlgili Bağlantılar

Yorum yapın