İngilizce’de Yazılı ve Sözlü Dilbilgisi – Spoken vs. Written Grammar in English

İngilizcede, yazılı ve sözlü dilbilgisi arasında önemli farklar bulunur. Her iki form da aynı temel kurallara dayansa da, kullanım bağlamları, hız ve amaç farklılıkları, dilin yapısını ve kelime dağarcığını değiştirir. Bu farkları anlamak, hem konuşma becerilerinizi geliştirmek hem de daha doğru ve etkili yazılar yazmak için kritik bir öneme sahiptir. Bu bölümde, yazılı ve sözlü İngilizce arasındaki temel farklılıkları ve her birini ne zaman kullanmanız gerektiğini detaylıca ele alacağız. Bu farklara hakim olmak, sadece dilbilgisi hatalarını azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda iletişim becerilerinizi de üst seviyeye taşımanızı sağlayacaktır.

İçindekiler

Yukarıdaki bağlantılara tıklayarak makalenin ilgili bölümüne gidebilirsiniz.


Sözlü Dilbilgisinin Özellikleri

Konuşulan dil, yazılı dile kıyasla daha spontane ve bağlama dayalıdır. Anlık iletişim, konuşma dilbilgisinin daha esnek ve daha az yapılandırılmış olmasını sağlar. Bu esneklik, düşüncelerinizi hızlı ve doğal bir şekilde ifade etmenize olanak tanır. Sözlü dilin temel özellikleri şunlardır:

  • Basit ve Kısa Cümle Yapıları: Konuşmada genellikle kısa ve basit cümleler tercih edilir. Bunun temel nedeni, hem konuşmacının hem de dinleyicinin karmaşık yapıları anlık olarak kurmasının veya anlamasının zor olmasıdır. Bu yüzden uzun, birleşik veya bileşik cümleler yerine, kısa cümlelerle art arda fikirler ifade edilir.
  • Cümle Fragmanları ve Duraksamalar: Konuşma akışında anlık düşünceleri ifade etme ihtiyacı nedeniyle tam cümle olmayan ifadeler yaygındır (örn. “Got it.”, “No way!”, “Sounds good.”). Ayrıca, düşünürken yapılan duraksamalar, tekrarlar ve cümle kesintileri (“I went to the store and… oh wait, no I didn’t.”) sözlü dilin doğal bir parçasıdır.
  • Kısaltmalar, Argo ve Deyimler: Sözlü dilde, I’m , you’re , we’ve gibi kısaltılmış fiil çekimleri ve gonna (going to), wanna (want to) gibi informal ifadeler sıkça kullanılır. Ayrıca argo ve deyimler, iletişimi daha hızlı ve samimi hale getirir. Örneğin, “hang out” (takılmak) gibi bir ifade yazılı dilde her zaman kullanılmazken, konuşmada doğaldır.
  • Tekrarlar ve Vurgu Kelimeleri: Konuşmacılar, bir fikri pekiştirmek veya dinleyicinin dikkatini çekmek için kelimeleri ve ifadeleri tekrarlayabilir. “You know”, “I mean”, “like”, “so” gibi doldurma kelimeleri ve konuşma işaretleri (discourse markers) yaygındır. Bu kelimeler, konuşmanın akışını sağlar ve konuşmacıya düşünme süresi tanır.

Örnek:

  • Yazılı: “Although I was tired, I went to the party last night because I had promised my friend I would.”
  • Sözlü: “I was tired, you know? But I went to the party last night. My friend, like, I promised her I’d go. So yeah.”

Yazılı Dilbilgisinin Özellikleri

Yazılı dil, sözlü dilin aksine, kalıcıdır ve genellikle daha resmi, detaylı ve yapılandırılmış bilgi iletme amacı taşır. Okuyucunun anlık bir geri bildirimi olmadığı için, yazılan metnin kendi başına tam, açık ve anlaşılır olması gerekir. Bu nedenle, yazılı dilin kendine özgü ve daha katı dilbilgisi kuralları vardır. Yazılı İngilizcenin temel özellikleri şunlardır:

  • Tam ve Karmaşık Cümle Yapıları: Yazılı dilde tam ve dilbilgisi kurallarına uygun cümleler kullanılır. Birleşik (compound), bileşik (complex) ve kompleks (complex-compound) cümle yapıları, karmaşık fikirleri ve fikirler arasındaki ilişkileri net bir şekilde ifade etmek için yaygındır. Bu yapılar, metnin daha derinlemesine bir anlam taşımasını sağlar.
  • Doğru ve Standart Noktalama: Noktalama işaretleri (virgül, nokta, noktalı virgül, iki nokta üst üste vb.), yazılı dilde anlamı belirlemede hayati bir rol oynar. Cümlelerin doğru bir şekilde yapılandırılması, anlamın net olması ve okuyucunun metni doğru bir şekilde yorumlaması için doğru noktalama kullanımı esastır. Yazılı dilde noktalama kuralları, sözlü dildeki tonlama ve duraksamaların karşılığıdır.
  • Resmi ve Standart Kelime Seçimi: Yazılı dilde, kısaltmalardan (don’t, can’t, won’t) ve argodan kaçınılır. Kelimelerin tam ve standart formları (do not, cannot, will not) tercih edilir. Bu, metne profesyonel ve ciddi bir ton katar. Daha geniş ve spesifik bir kelime dağarcığı kullanılarak fikirler daha kesin ve etkili bir şekilde ifade edilebilir.
  • Tutarlılık ve Mantıksal Akış: Yazılı metin, paragraflar ve “however”, “therefore”, “in addition” gibi geçiş ifadeleri (transition words) aracılığıyla mantıksal bir akışa sahip olmalıdır. Bu, okuyucunun bir fikirden diğerine kolayca geçiş yapmasını sağlar. Metnin tamamında fikirler arasında tutarlılık korunmalıdır. Sözlü dildeki tekrarlar ve doldurma kelimelerinden kaçınılır ve gereksiz kelime kullanımı fazlalık (redundancy) olarak kabul edilir.

Örnek:

  • Sözlü: “He said that he was gonna call me, but he didn’t.” (Dedi ki, beni arayacaktı, ama aramadı.)
  • Yazılı: “He stated that he would call me; however, he did not.” (Beni arayacağını belirtti; ancak, aramadı.)

Yazılı ve Sözlü Dilbilgisi Karşılaştırma Tablosu

Yazılı ve sözlü İngilizce arasındaki farkları daha iyi anlamak için aşağıdaki tabloyu inceleyebilirsiniz. Bu tablo, her iki dil formunun temel özelliklerini karşılaştırarak, hangi bağlamda hangi dilbilgisi kurallarını ve kelime dağarcığını kullanmanız gerektiği konusunda size net bir rehberlik sunar. Bu farklara hakim olmak, hem konuşma akışınızı hem de yazma becerilerinizi doğru bir şekilde yönlendirmenize yardımcı olur.

Özellik Sözlü Dilbilgisi Yazılı Dilbilgisi
Amaç Hızlı, spontane, etkileşim odaklı iletişim Kalıcı, detaylı, resmi bilgi aktarımı
Yapı Basit, kısa cümleler, cümle fragmanları yaygın Tam, dilbilgisi kurallarına uygun, karmaşık ve yapılandırılmış cümleler
Kelime Dağarcığı Kısaltmalar (don’t, can’t), argo, doldurma kelimeleri (you know, like) Tam ifadeler (do not, cannot), resmi ve standart kelimeler
Noktalama Çoğunlukla kullanılmaz, anlam tonlama ve duraksamalarla verilir Anlamı belirlemek için kurallara uygun kullanılır
Tekrar ve Fazlalık Fikirleri vurgulamak ve konuşma akışını sağlamak için yaygındır Genellikle kaçınılır, metinlerde gereksiz kelime kullanımı hatalı kabul edilir

Yazılı ve Sözlü Dilbilgisi ile İlgili Sık Yapılan Hatalar

İngilizce öğrenenlerin en sık yaptığı hatalardan biri, yazılı ve sözlü dilbilgisi arasındaki farkları göz ardı etmektir. Bir formda doğru ve doğal olan bir ifade, diğerinde yanlış veya garip kaçabilir. Bu bölümde, yazılı ve sözlü İngilizce kullanımında sıkça karşılaşılan hataları ve bunlardan nasıl kaçınabileceğinizi inceleyeceğiz.

1. Yazılı Dilde Sözlü İfadeler Kullanmak

Bu, en yaygın hatalardan biridir. Bir e-posta, makale veya rapor gibi yazılı bir metinde sözlü dilin rahatlığını ve informalitesini kullanmak profesyonellikten uzak bir izlenim yaratabilir. İşte kaçınılması gerekenler:

  • Kısaltmalar ve Argo: Yazılı dilde “gonna” (going to), “wanna” (want to) veya “cos” (because) gibi kısaltmaları kullanmak yanlıştır. Benzer şekilde, “lol” veya “btw” gibi sosyal medya kısaltmaları resmi yazışmalarda yer almamalıdır.
  • Doldurma Kelimeleri: Konuşmada sıkça kullanılan “like,” “you know,” “I mean” gibi doldurma kelimeleri yazılı metinde gereksiz ve amatörce durur.
  • Cümle Fragmanları: Tam cümle olmayan ifadeler, yazılı metinde anlamı belirsizleştirebilir. Her zaman öznesi ve yüklemi olan tam cümleler kurmaya özen gösterin.

Örnek Hata: “I’m gonna be late for the meeting, lol.”

Doğru Kullanım: “I will be late for the meeting.” (veya “I am going to be late for the meeting.”)

2. Sözlü Dilde Çok Fazla Resmi İfade Kullanmak

Aşırı resmiyet, sözlü iletişimde garip ve doğal olmayan bir tona yol açabilir. Yazılı dilde doğru olan bazı ifadeler, konuşmada abartılı veya yapmacık görünebilir.

  • Resmi Fiiller: “I must inform you that…” (Size şunu bildirmem gerekir ki…) gibi resmi ifadeler, günlük konuşmada “I need to tell you…” (Sana şunu söylemem lazım ki…) şeklinde daha doğal bir hale gelir.
  • Uzun ve Karmaşık Cümleler: Yazılı dilde fikirleri detaylandırmak için kullanılan uzun ve karmaşık cümleler, konuşmada dinleyicinin konuyu takip etmesini zorlaştırır. Konuşurken kısa ve basit cümleler kurmak iletişimi daha akıcı hale getirir.
  • Pasif Ses: Pasif ses (passive voice) akademik ve resmi yazılarda sıkça kullanılırken, konuşmada aktif ses (active voice) daha yaygındır ve iletişimi daha dinamik yapar. Örneğin, “The experiment was conducted.” yerine “We conducted the experiment.” demek daha doğaldır.

Örnek Hata: “I have a desire to procure some coffee.”

Doğru Kullanım: “I want to get some coffee.” (veya “I’d like to get some coffee.”)

3. Tonlamayı ve Vurguyu Yanlış Yorumlamak

Sözlü dilde tonlama, vurgu ve jestler, yazılı dilde noktalama işaretleri ve kelime seçimi ile ifade edilir. Bu ayrımı anlamamak, yanlış anlaşılmalara yol açabilir.

  • Noktalama: Konuşmada bir şeyin önemli olduğunu vurgulamak için ses tonunuzu yükseltirken, yazılı dilde bunu kalın harfler ( bold ) veya ünlem işaretiyle (!) yapabilirsiniz. Ancak, yazılı dilde çok fazla ünlem işareti kullanmak (!!!) amatörce ve aşırı duygusal görünebilir.
  • Tekrarlar: Konuşmada bir fikri pekiştirmek için kelime tekrarları yaygınken, yazılı dilde bu tekrarlar gereksiz kelime kullanımı (redundancy) olarak kabul edilir ve metnin kalitesini düşürür.

Örnek Hata: “That was a really, really good movie!!!”

Doğru Kullanım: “That was an excellent movie.”


Yazılı ve Sözlü Dilbilgisi ile İlgili Örnek Cümleler

  • Spoken: “Like, I really don’t get what happened, you know?”?
    (Sözlü: Yani, gerçekten ne olduğunu anlamadım, biliyor musun?) ?
  • Written: “I do not comprehend the sequence of events.”.
    (Yazılı: Olayların sırasını kavramıyorum .) .
  • Spoken: “She’s gonna be late, I think.”.
    (Sözlü: Sanırım o geç kalacak.) .
  • Written: “It is likely that she will be late.”.
    (Yazılı: Onun geç kalması muhtemeldir .) .
  • Spoken: “Wanna grab some food later?”?
    (Sözlü: Sonra biraz yemek yemek ister misin?) ?
  • Written: Would you like to join me for a meal later today?”?
    (Yazılı: Bugün daha sonra benimle yemek yemeye katılmak ister misiniz ?) ?
  • Spoken: “So, yeah, that’s what he said.”.
    (Sözlü: Yani, evet, o öyle dedi.) .
  • Written: “Consequently, those were his exact words .”.
    (Yazılı: Sonuç olarak, bunlar onun tam olarak söyledikleriydi .) .
  • Spoken: “He’s not a fan of, like, a lot of rules.”.
    (Sözlü: O, hani, pek çok kuraldan hoşlanmaz.) .
  • Written: “He has an aversion to excessive rules.”.
    (Yazılı: Aşırı kurallara karşı bir tiksinmesi vardır .) .
  • Spoken: “It was an amazing movie! Everyone should see it.”.
    (Sözlü: Muhteşem bir filmdi! Herkes izlemeli.) .
  • Written: “The film was widely acclaimed and is highly recommended .”.
    (Yazılı: Film geniş çapta takdir topladı ve şiddetle tavsiye edilir .) .
  • Spoken: “What’s up with that?”?
    (Sözlü: O da neyin nesi?) ?
  • Written: Could you clarify what is causing this issue?”?
    (Yazılı: Bu soruna neyin neden olduğunu açıklar mısınız ?) ?
  • Spoken: “I can’t believe it.”.
    (Sözlü: İnanamıyorum.) .

İlgili Bağlantılar

Yorum yapın