İngilizce öğrenirken sıkça karıştırılan kelimeler, dilin karmaşıklığı ve çeşitli anlamları nedeniyle karşılaşılan yaygın bir sorundur. Bu kelimeler genellikle benzer telaffuz veya yazılışları ile birbirine yakın göründüğünden, yanlış kullanım durumları sıkça ortaya çıkmaktadır. İşte İngilizce’de sıkça karıştırılan bazı kelimeler ve anlamları:
1. Accept vs. Except
- Accept: Kabul etmek anlamındadır. Bir teklifi, öneriyi veya durumu kabul etme eylemini ifade eder.
- Örnek: I accept your apology.
- Except: Hariç tutmak anlamına gelir. Bir şeyi veya kişiyi dışarıda bırakma eylemini belirtir.
- Örnek: Everyone was invited except John.
2. Affect vs. Effect
- Affect: Bir şeyi etkilemek anlamına gelir. Genellikle bir fiil olarak kullanılır.
- Örnek: The weather can affect your mood.
- Effect: Bir şeyin sonucu veya etkisi anlamındadır. Genellikle bir isim olarak kullanılır.
- Örnek: The effect of the medication was immediate.
3. Compliment vs. Complement
- Compliment: Birine övgüde bulunmak anlamındadır. Genellikle olumlu bir ifade ile birini takdir etme eylemidir.
- Örnek: She received a compliment on her dress.
- Complement: Tamamlamak anlamına gelir. Bir şeyi diğerini destekleyerek bütünleştirme eylemidir.
- Örnek: The wine is a perfect complement to the meal.
4. Principal vs. Principle
- Principal: Okul müdürü veya ana, en önemli anlamındadır. Bir isim olarak kullanıldığında, genellikle bir kurumun liderini ifade eder.
- Örnek: The principal of the school gave a speech.
- Principle: İlkeler veya kurallar anlamına gelir. Genellikle ahlaki veya temel değerleri ifade eder.
- Örnek: He stood by his principles.
5. Elicit vs. Illicit
- Elicit: Bir tepki veya yanıtı ortaya çıkarmak anlamındadır. Genellikle bir bilgi veya duygu elde etme sürecini ifade eder.
- Örnek: The teacher aimed to elicit responses from the students.
- Illicit: Yasal olmayan veya ahlaka aykırı anlamındadır. Genellikle yasadışı aktiviteleri tanımlar.
- Örnek: They were involved in illicit activities.
6. Stationary vs. Stationery
- Stationary: Hareket etmeyen, sabit anlamına gelir. Genellikle bir şeyin yerinde durduğunu ifade eder.
- Örnek: The car remained stationary during the traffic jam.
- Stationery: Kağıt, zarf ve yazı malzemeleri anlamında bir isimdir.
- Örnek: She bought some stationery for her office.
7. Allusion vs. Illusion
- Allusion: Dolaylı bir şekilde atıfta bulunma anlamına gelir. Genellikle bir konuya veya kişiye dolaylı yoldan değinmektir.
- Örnek: The poem contains an allusion to Greek mythology.
- Illusion: Yanılsama veya hayal anlamındadır. Gerçek olmayan veya yanlış algılanan bir durumu ifade eder.
- Örnek: The magician created the illusion of vanishing.
8. Hoard vs. Horde
- Hoard: Toplamak veya biriktirmek anlamına gelir. Genellikle gereksiz yere fazla sayıda şey toplamak için kullanılır.
- Örnek: He began to hoard food for the winter.
- Horde: Kalabalık bir grup veya sürü anlamındadır. Genellikle büyük bir insan veya hayvan topluluğunu ifade eder.
- Örnek: A horde of fans gathered outside the concert hall.
9. Loose vs. Lose
- Loose: Gevşek veya serbest anlamına gelir. Bir şeyin sıkı olmaması durumunu ifade eder.
- Örnek: The loose shirt was comfortable to wear.
- Lose: Kaybetmek anlamındadır. Bir şeyi bulamamak veya elden çıkarmak eylemidir.
- Örnek: I always lose my keys.
10. Advise vs. Advice
- Advise: Tavsiye vermek anlamında bir fiildir. Birine bilgi veya öneri sunma eylemidir.
- Örnek: I advise you to study regularly.
- Advice: Tavsiye anlamında bir isimdir. Birine sunulan önerilerin toplamıdır.
- Örnek: She gave me good advice.
11. Assure vs. Ensure vs. Insure
- Assure: Birine güvence vermek anlamındadır. Genellikle birisinin kaygılarını gidermek için kullanılır.
- Örnek: I assure you that everything will be fine.
- Ensure: Bir şeyin olmasını sağlamak anlamına gelir. Genellikle bir durumu güvence altına almak için kullanılır.
- Örnek: Please ensure that the door is locked.
- Insure: Sigorta ettirmek anlamındadır. Genellikle bir şeyi finansal koruma altına almak için kullanılır.
- Örnek: You should insure your car against accidents.
12. Breach vs. Beach
- Breach: Bir anlaşmayı veya güvenliği ihlal etmek anlamına gelir. Genellikle hukuki bir terimdir.
- Örnek: The company was sued for breach of contract.
- Beach: Plaj anlamına gelir. Su kenarında dinlenmek için tercih edilen bir yerdir.
- Örnek: We spent the day relaxing on the beach.
13. Eminent vs. Imminent
- Eminent: Tanınmış veya saygın anlamına gelir. Genellikle başarılı veya önemli bir kişi için kullanılır.
- Örnek: He is an eminent scientist in his field.
- Imminent: Çok yakın bir gelecekte olması beklenen anlamına gelir. Genellikle tehlikeli veya beklenen bir durumu ifade eder.
- Örnek: The storm is imminent; we should take cover.
14. Cereal vs. Serial
- Cereal: Kahvaltılık gevrek anlamına gelir. Genellikle sütle yenilen tahıl ürünleridir.
- Örnek: I like to eat cereal for breakfast.
- Serial: Sıralı veya tekrarlayan anlamına gelir. Genellikle bir dizi veya bir hikaye bölümü için kullanılır.
- Örnek: She watched the latest episode of the serial.
15. Fewer vs. Less
- Fewer: Sayılabilir nesneler için kullanılır. Az miktarda olan nesneleri ifade eder.
- Örnek: There are fewer apples in the basket than yesterday.
- Less: Sayılamayan nesneler için kullanılır. Az miktarda olan şeyleri ifade eder.
- Örnek: I need less sugar in my coffee.
Bu kelimeler, İngilizce öğrenenlerin sıkça karşılaştığı ve karıştırdığı kelimelerdir. Bu nedenle, her birinin anlamını ve kullanımını öğrenmek, doğru iletişim kurma becerisini artıracaktır. Doğru kelimeleri kullanmak, dilin doğru ve etkili bir şekilde kullanılmasında önemli bir adımdır. Bu bilgileri günlük konuşmalarınızda ve yazılarınızda uygulayarak dil becerilerinizi geliştirebilirsiniz.