İngilizce’de Koşul Cümlecikleri – Conditional Clauses in English

Koşul cümlecikleri, İngilizce dilbilgisinde oldukça merkezi bir yere sahip olan ve olaylar arasındaki neden-sonuç ilişkilerini, varsayımsal durumları, olasılıkları veya genel geçer gerçekleri ifade etmemizi sağlayan temel yapılardır. Bir durumun veya eylemin gerçekleşmesinin belirli bir şarta bağlı olduğunu belirtmek için kullanılırlar. Genellikle “if” kelimesiyle başlayan bu bağımlı cümlecikler, bazen “unless,” “provided that,” “as long as,” “in case” gibi farklı bağlaçlarla da karşımıza çıkabilirler. Günlük konuşmalardan bilimsel makalelere, edebi metinlerden iş yazışmalarına kadar İngilizcenin hemen her alanında bu yapıların etkin kullanımı büyük önem taşır. Koşul cümleleri, “eğer X olursa, o zaman Y olur” gibi bir mantıkla çalışır ve bu karmaşık ilişkileri açıkça ifade etmemizi sağlar. Her koşul cümlesi temelde iki ana bölümden oluşur: şartı belirten “if” cümleciği (if clause) ve bu şartın gerçekleşmesi durumunda ortaya çıkacak sonucu bildiren ana cümle (main clause) .

İçindekiler

Yukarıdaki bağlantılara tıklayarak makalenin ilgili bölümüne gidebilirsiniz.


Koşul Cümleciği Nedir, Ne Amaçla Kullanılır ve Neden Önemlidir?

Bir koşul cümleciği, ana cümlenin fiilinin veya genel durumunun gerçekleşmesi için belirli bir şartı ortaya koyan bir bağımlı cümleciktir. Bu cümlecikler, tek başlarına tam bir anlam ifade edemezler; anlamlarını tamamlamak için daima bir ana cümleye ihtiyaç duyarlar. Temel amaçları, bir olayın veya durumun başka bir olaya veya duruma bağımlılığını göstermektir. Bu bağımlılık, gerçekçi senaryoları (örneğin, bilimsel gerçekler veya gelecekteki olası olaylar) ifade edebileceği gibi, gerçek dışı, hayali veya geçmişte gerçekleşmemiş durumları (örneğin, bir hayal veya pişmanlık) da anlatabilir.

Koşul cümleciklerinin önemi, dilin ifade gücünü artırmalarından kaynaklanır. Bu yapılar sayesinde, sadece olayları sıralamakla kalmaz, aynı zamanda bu olaylar arasındaki mantıksal bağlantıları, olası sonuçları ve farklı senaryoları da aktarabiliriz. Örneğin, “I will buy a car.” (Bir araba alacağım.) basit bir ifadedir. Ancak ” If I get a raise , I will buy a car.” (Maaşıma zam gelirse, bir araba alacağım.) dediğimizde, araba alma eyleminin bir şarta bağlı olduğunu net bir şekilde ifade etmiş oluruz. Bu sayede, cümlelerimiz daha zengin, detaylı ve bağlamsal hale gelir. Koşul cümlecikleri, tahminler yürütmek, tavsiye vermek, planlar yapmak, pişmanlıkları dile getirmek ve varsayımsal durumları tartışmak gibi birçok farklı iletişimsel ihtiyaca hizmet eder.


Koşul Cümlecikleri Tablosu

Aşağıdaki tablo, İngilizcedeki koşul cümleciklerinin (Conditional Clauses) temel türlerini, yapısını, kullanım alanlarını ve örneklerini özetlemektedir:

Koşul Tipi Yapı (If Clause) Yapı (Main Clause) Kullanım Amacı
Zero Conditional (Sıfır Koşul) If + Simple Present Simple Present Her zaman doğru olan gerçekleri, bilimsel gerçekleri, alışkanlıkları ve genel geçer durumları ifade eder.
First Conditional (Birinci Koşul) If + Simple Present will + Verb (yalın hal) Şimdiki zamanda veya gelecekte gerçekleşmesi muhtemel olan durumları ve bunların olası sonuçlarını ifade eder. Gerçekleşme ihtimali yüksektir.
Second Conditional (İkinci Koşul) If + Simple Past would + Verb (yalın hal) Şimdiki zamanda veya gelecekte gerçekçi olmayan, hayali veya gerçekleşme ihtimali düşük olan durumları ve bunların sonuçlarını ifade eder.
Third Conditional (Üçüncü Koşul) If + Past Perfect would have + Past Participle Geçmişte gerçekleşmemiş hayali durumları ve bunların geçmişteki olası sonuçlarını ifade eder. Pişmanlıkları veya gerçekleşmemiş olayları belirtir.
Mixed Conditional (Karışık Koşul) Genellikle If + Past Perfect (geçmişteki koşul) would + Verb (şimdiki zamandaki sonuç) Geçmişteki bir koşulun şimdiki zamandaki bir sonucunu ifade eder. (Diğer karışık formlar da mevcuttur.)

Koşul Cümleciklerinin Temel Yapısal Unsurları

Her koşul cümlesi (conditional sentence), bir dilbilgisi birimi olarak kabul edilir ve tutarlı bir yapıya sahiptir. Bu yapı, genellikle iki ana kısımdan oluşur:

  1. If Clause (Koşul Cümleciği): Bu kısım, koşulun veya şartın ne olduğunu belirtir. Adından da anlaşılacağı gibi, genellikle bir “if” bağlacıyla başlar. Bu bağlaç, koşul cümleciğini ana cümleye bağlar ve “eğer” anlamını taşır. If clause, “Şu durum gerçekleşirse…” veya “Eğer bu koşul sağlanırsa…” gibi bir önermede bulunur. Bu bölümdeki fiilin zamanı, koşulun gerçekçi mi, hayali mi yoksa geçmişle mi ilgili olduğunu belirler.
  2. Main Clause (Ana Cümle / Sonuç Cümleciği): Bu kısım ise koşul cümleciğinde belirtilen şartın gerçekleşmesi durumunda ortaya çıkacak olan sonucu, eylemi veya durumu ifade eder. “O zaman şu olur…” veya “Bu sonuç ortaya çıkar…” mantığıyla çalışır. Ana cümle, koşulun doğrudan bir yansıması veya sonucu olduğu için, fiil zamanı açısından if clause ile uyumlu olmalıdır.

Cümledeki Konumlandırma ve Noktalama

Koşul cümleciklerinin cümle içindeki sıralaması oldukça esnektir. If clause, ana cümleden önce de gelebilir, sonra da. Ancak bu konumlandırma, noktalama işaretlerinin kullanımı açısından önemlidir:

  • If Clause Ana Cümleden Önce Geliyorsa: Eğer koşul cümleciği, ana cümleden önce geliyorsa, iki cümleciği birbirinden ayırmak için genellikle bir virgül (,) kullanılır. Bu virgül, okuyucunun cümlenin yapısını daha kolay kavramasına ve cümledeki duraklamayı anlamasına yardımcı olur.
    • Örnek: If it rains tomorrow, we will stay home.
      Yarın yağmur yağarsa, evde kalacağız.
    • Örnek: If I had known you were coming, I would have baked a cake.
      Geldiğini bilseydim, kek pişirmiş olurdum.
  • If Clause Ana Cümleden Sonra Geliyorsa: Eğer ana cümle, koşul cümleciğinden önce geliyorsa, çoğu zaman virgül kullanmaya gerek yoktur. Bu durum, özellikle koşulun ana cümlenin anlamını doğrudan tamamladığı ve belirgin bir duraklama gerektirmediği durumlarda geçerlidir.
    • Örnek: We will stay home if it rains tomorrow .
      Yarın yağmur yağarsa evde kalacağız.
    • Örnek: I would have baked a cake if I had known you were coming .
      Geldiğini bilseydim kek pişirmiş olurdum.

Bu temel yapı ve noktalama kuralları, koşul cümlelerini doğru ve etkili bir şekilde kullanmanın ilk adımlarıdır. İngilizcede farklı “tip”lerde koşul cümleleri bulunur ve her bir tip, farklı bir olasılık veya gerçeklik seviyesini ifade etmek için belirli zaman kipleri ve yardımcı fiiller kullanır.


Koşul Cümleciklerinin Tipleri (Conditional Types)

İngilizce’de koşul cümlecikleri, ifade etmek istediğimiz olasılık derecesine, zaman dilimine ve gerçekliğe bağlı olarak farklı tiplere ayrılır. Bu tipler, her biri belirli bir senaryoyu yansıtmak üzere tasarlanmış özel dilbilgisel yapılara sahiptir. Koşul cümleciklerini doğru ve etkili bir şekilde kullanmak için bu tipler arasındaki farkları ve her birinin ne zaman kullanıldığını anlamak hayati öneme sahiptir. Temel olarak dört ana tip koşul cümlesi bulunur ve bunlara ek olarak, farklı zaman dilimlerini birleştiren “karma tip koşullar” (mixed conditionals) da mevcuttur.

1. Zero Conditional (Sıfırıncı Tip Koşul) – Genel Doğrular ve Bilimsel Gerçekler

Sıfırıncı tip koşul, her zaman geçerli olan genel doğruları, bilimsel olguları, alışkanlıkları ve değişmez gerçekleri ifade etmek için kullanılır. Bu tür bir koşulda, “eğer bu olursa, o zaman her zaman şu olur” şeklinde bir neden-sonuç ilişkisi vardır. Koşul gerçekleştiğinde, sonuç da kaçınılmaz olarak aynı şekilde meydana gelir. Bu tipte, hem “if” cümleciği hem de ana cümle şimdiki zaman kipiyle (Simple Present) kullanılır.

  • Yapı: If + Simple Present, Simple Present
  • Kullanım Alanları:
    • Bilimsel gerçekler ve doğal yasalar: Fizik, kimya veya biyoloji gibi alanlardaki değişmez kanunları ifade eder.
    • Genel geçer doğrular: Kişisel alışkanlıklar, davranış kalıpları veya evrensel kabul görmüş gerçekler.
    • Talimatlar veya yönergeler: Belirli bir eylemi yaptığınızda her zaman aynı sonucun ortaya çıkacağını belirtmek için.
  • Örnekler:
    • If you heat ice, it melts .
      Buzu ısıtırsan , erir . (Bilimsel bir gerçek)
    • If I eat too much chocolate, I feel sick.
      Çok çikolata yersem , hasta hissederim . (Kişisel bir alışkanlık/deneyim)
    • If water reaches 100 degrees Celsius, it boils .
      Su 100 santigrat dereceye ulaşırsa , kaynar . (Bilimsel bir olgu)
    • If you don’t water plants, they die .
      Bitkileri sulamadığın takdirde , ölürler . (Genel bir doğru)

2. First Conditional (Birinci Tip Koşul) – Gerçekçi ve Olası Gelecek Durumları

Birinci tip koşul, gelecekte gerçekleşmesi gerçekçi ve oldukça olası olan durumları ifade etmek için kullanılır. Bu koşul, belirli bir şartın yerine gelmesi durumunda ortaya çıkacak belirli bir sonucu veya eylemi gösterir. Genellikle planlar, tahminler, vaatler, uyarılar veya tehditler için kullanılır.

  • Yapı: If + Simple Present, Simple Future (will + V1)
  • Ana Cümlede Kullanılabilecek Modallar: Ana cümlede “will” yerine duruma göre “can” (yetenek), “may/might” (olasılık), “must/should” (zorunluluk/tavsiye) gibi modal yardımcı fiiller de kullanılabilir.
  • Kullanım Alanları:
    • Gelecekteki olası olaylar ve sonuçları: Şart gerçekleşirse ne olacağını belirtme.
    • Vaatler ve sözler: Bir koşula bağlı olarak verilecek sözler.
    • Uyarılar ve tehditler: Bir eylemin olası olumsuz sonuçları.
    • Planlar ve niyetler: Belirli bir koşul altında yapılacaklar.
  • Örnekler:
    • If it rains tomorrow, we will stay home.
      Yarın yağmur yağarsa , evde kalacağız . (Olası bir gelecek durumu)
    • If you study hard, you will pass the exam.
      Sıkı çalışırsan , sınavı geçeceksin . (Beklenen bir sonuç)
    • If she comes , I might tell her the news.
      Gelirse, ona haberi söyleyebilirim . (Olasılık)
    • If you touch that, you will get a shock.
      Ona dokunursan , elektrik çarpacak . (Uyarı)

3. Second Conditional (İkinci Tip Koşul) – Hayali, Gerçek Dışı veya Düşük Olasılıklı Durumlar

İkinci tip koşul, şu anki veya gelecekteki gerçek dışı, hayali veya gerçekleşme ihtimali oldukça düşük olan durumları ifade etmek için kullanılır. Bu koşul, mevcut gerçekliğe aykırı bir varsayım ortaya koyar ve “eğer şimdi böyle olsaydı, o zaman şöyle olurdu” veya “eğer gelecekte böyle olsaydı, o zaman şöyle olurdu” gibi anlamlar taşır. Genellikle rüyaları, arzuları veya imkansız gibi görünen senaryoları anlatmak için idealdir.

  • Yapı: If + Simple Past, would/could/might + V1 (bare infinitive)
  • Kullanım Alanları:
    • Hayali veya varsayımsal durumlar: Gerçek hayatta olmayan veya olması muhtemel olmayan durumlar.
    • Gerçekleşme ihtimali düşük olaylar: Bir piyangoyu kazanmak gibi düşük olasılıklı olaylar.
    • Tavsiye verme: “If I were you…” (Senin yerinde olsam…) kalıbıyla başlayan ve kişisel tavsiye içeren durumlar.
  • Örnekler:
    • If I won the lottery, I would buy a big house.
      Piyangoyu kazansaydım , büyük bir ev alırdım . (Gerçek dışı bir durum; şu an piyango kazanmadım.)
    • If I were you, I would accept the offer.
      Senin yerinde olsaydım , teklifi kabul ederdim . (Hayali bir tavsiye durumu; ben sen değilim.)
    • If he spoke French, he could work in Paris.
      Fransızca konuşsaydı , Paris’te çalışabilirdi . (Şu an Fransızca bilmiyor, bu yüzden Paris’te çalışamıyor.)
    • If I had wings, I would fly to the moon.
      Kanatlarım olsaydı , aya uçardım . (Tamamen gerçek dışı bir arzu.)

Önemli Not: İkinci tip koşulda “be” fiili için tüm öznelerde (I, he, she, it dahil) “were” kullanılması, özellikle resmi dilde ve akademik yazımda daha yaygın ve doğru kabul edilir. Bu, bir tür dilek kipidir (subjunctive mood) ve cümlenin gerçek dışı veya varsayımsal olduğunu vurgular. Konuşma dilinde “was” kullanımı da karşımıza çıksa da, dilbilgisi açısından “were” tercihe şayandır.

4. Third Conditional (Üçüncü Tip Koşul) – Geçmişteki Gerçekleşmemiş Durumlar ve Pişmanlıklar

Üçüncü tip koşul, geçmişte gerçekleşmemiş, gerçek dışı varsayımları ifade etmek için kullanılır. Bu tip, geçmişteki bir olayın farklı olması durumunda sonucun ne olabileceğini belirtir. Genellikle pişmanlıkları, kaçırılmış fırsatları, alternatif geçmiş senaryolarını veya eleştirileri anlatmak için kullanılır. Geçmişte bir şey olmuş ya da olmamış ve biz bunun sonucunu değiştiremiyoruz; ancak “eğer şöyle olsaydı, böyle olurdu” diye varsayımda bulunuyoruz.

  • Yapı: If + Past Perfect, would/could/might + have + V3 (past participle)
  • Kullanım Alanları:
    • Geçmişteki gerçekleşmemiş koşullar: Geçmişte farklı bir seçim yapılsaydı veya bir durum farklı olsaydı ne olacağını hayal etme.
    • Pişmanlıklar: Geçmişte yapılan veya yapılmayan bir şeyden dolayı hissedilen üzüntüyü ifade etme.
    • Kaçırılmış fırsatlar: Geçmişte ele geçmeyen bir şansın sonuçları.
  • Örnekler:
    • If I had known you were coming, I would have prepared dinner.
      Geldiğini bilseydim , akşam yemeği hazırlamış olurdum . (Ama bilmiyordum, bu yüzden hazırlamadım – geçmişte kaldı.)
    • If she had studied harder, she would have passed the exam.
      Daha sıkı çalışsaydı , sınavı geçerdi . (Ama çalışmadı, bu yüzden geçemedi – geçmişte kaldı.)
    • If they had left earlier, they might not have missed the train.
      Daha erken ayrılsalardı , treni kaçırmamış olabilirlerdi . (Ama erken ayrılmadılar, bu yüzden treni kaçırdılar.)
    • If he hadn’t helped me, I couldn’t have finished the project.
      Bana yardım etmeseydi , projeyi bitiremezdim . (Yardım etti, bu yüzden bitirdim.)

5. Mixed Conditionals (Karma Tip Koşullar) – Zaman Dilimlerinin Birleşimi

Karma tip koşullar, farklı koşul tiplerinin if clause ve main clause bölümlerindeki zaman dilimlerinin birleştirilmesiyle oluşur. Bu yapılar, geçmişteki bir koşulun bugünkü bir sonucu veya şu anki bir koşulun geçmişteki bir eylem üzerindeki etkisini ifade etmek için kullanılır. İngilizcede en yaygın iki karma tip koşul şunlardır:

  • Geçmişteki Koşul → Şu Anki Sonuç (Type 3 + Type 2 Karışımı):

    Bu yapı, geçmişte gerçekleşen bir eylemin veya durumun şu anki durumu nasıl etkilediğini gösterir. If clause geçmişe (Past Perfect), ana cümle ise şimdiki zamana (would/could/might + V1) atıfta bulunur.

    • Yapı: If + Past Perfect, would/could/might + V1
    • Kullanım: Geçmişte farklı bir seçim veya olay olsaydı, şimdiki durumun nasıl farklı olacağını belirtme.
    • Örnek: If I had taken that job, I would be rich now.
      O işi kabul etseydim , şimdi zengin olurdum . (Geçmişte o işi kabul etmedim, bu yüzden şimdi zengin değilim.)
    • Örnek: If you had listened to my advice, you wouldn’t be in trouble today.
      Tavsiyeme kulak vermiş olsaydın , bugün başın dertte olmazdı .
  • Şu Anki Koşul → Geçmişteki Sonuç (Type 2 + Type 3 Karışımı):

    Bu yapı daha nadir kullanılır ve şu anki bir durumun geçmişteki bir eylemi nasıl etkileyeceğini ifade eder. If clause şimdiki zamana (Simple Past), ana cümle ise geçmişe (would/could/might + have + V3) atıfta bulunur.

    • Yapı: If + Simple Past, would/could/might + have + V3
    • Kullanım: Şu anki bir özelliğin veya durumun geçmişteki bir eylemi nasıl etkilediğini açıklama.
    • Örnek: If I were braver, I would have spoken up yesterday.
      Daha cesur olsaydım , dün konuşurdum. (Şu an cesur değilim, bu yüzden dün konuşmadım.)
    • Örnek: If he weren’t so clumsy, he wouldn’t have broken the vase.
      O kadar sakar olmasaydı , vazoyu kırmazdı . (Sakar olduğu için kırdı.)

Diğer Koşul Bağlaçları ve Kullanımları

“If” dışında, koşul cümleciklerini başlatmak için kullanılan başka bağlaçlar da vardır. Bunlar, koşulun doğasına göre farklı nüanslar katarlar:

  • Unless (medikçe, -mezse): “If not” anlamına gelir ve olumsuz bir koşulu ifade eder.
    • Örnek: You won’t pass the exam unless you study hard . (= If you don’t study hard, you won’t pass.)
  • Provided (that) / Providing (that) (şartıyla, koşuluyla): Bir şeyin ancak belirli bir koşulun karşılanması durumunda geçerli olacağını belirtir.
    • Örnek: You can go out provided that you finish your homework .
  • As long as (dığı sürece): Belirli bir koşulun devam ettiği sürece bir durumun geçerli olduğunu belirtir.
    • Örnek: I’ll help you as long as I can .
  • On condition that (şartıyla, koşuluyla): Daha resmi bir ifadedir ve bir anlaşma veya şart belirtir.
    • Örnek: He agreed to lend me the money on condition that I pay it back next month .
  • In case (durumunda, ihtimaline karşı): Bir şeyin gerçekleşme ihtimaline karşı bir önlem almayı ifade eder. Genellikle birinci tip koşullarla kullanılır.
    • Örnek: Take an umbrella in case it rains . (Yağmur yağma ihtimaline karşı şemsiye al.)
  • Supposing (that) / Suppose (that) (farz et ki): Varsayımsal bir durum önermek için kullanılır.
    • Örnek: Supposing you won the lottery , what would you do?
  • Were to / Should: Nadiren kullanılırlar ve çok düşük bir ihtimali veya resmi bir tavsiyeyi belirtirler.
    • Örnek (Second Conditional’da): If I were to win the lottery, I’d travel the world.
    • Örnek (First Conditional’da): If you should need any help, please call me.

Koşul Cümlecikleri ile İlgili Sık Yapılan Hatalar

Koşul cümlecikleri, İngilizce dilbilgisinin en işlevsel ve aynı zamanda en çok hata yapılan konularından biridir. Karmaşık yapıları ve farklı tipler arasındaki ince ayrımlar nedeniyle, öğrencilerin ve hatta ana dili İngilizce olmayan ileri düzey konuşmacıların bile bazen zorlandığı görülür. Bu bölümde, koşul cümleciklerini kullanırken en sık karşılaşılan hataları detaylı bir şekilde inceleyeceğiz ve bu hatalardan nasıl kaçınılacağına dair ipuçları sunacağız.

1. “If” Cümleciğinde “Will” Kullanma Hatası

Bu, birinci tip koşul cümlelerinde yapılan belki de en yaygın hatadır. Gelecekten bahsettiğimiz için “if” cümleciğine de “will” getirme eğilimi oluşabilir, ancak bu dilbilgisel olarak yanlıştır. İngilizcede, “if” cümleciği asla “will” veya “would” içermez . Birinci tip koşullarda, if clause her zaman şimdiki zaman kipiyle ( Simple Present ) ifade edilir, ana cümle ise gelecekteki sonucu belirtmek için “will” veya diğer modal yardımcı fiilleri (can, may, might vb.) kullanır.

  • Yanlış Kullanım: If it will rain tomorrow, we will stay home.
  • Doğru Kullanım: If it rains tomorrow, we will stay home.
    Yarın yağmur yağarsa , evde kalacağız.
  • Yanlış Kullanım: If you will come , please let me know.
  • Doğru Kullanım: If you come , please let me know.
    Gelirsen , lütfen bana haber ver.

Bu kuralın istisnaları çok nadirdir ve genellikle “if”in bir rica veya isteği ifade ettiği daha resmi veya kibar durumlarda (örneğin, If you will kindly wait here, I’ll call the manager.) ortaya çıkar, ancak genel koşul cümleleri için geçerli değildir.

2. Zaman Uyumunu Karıştırma Hatası

Her koşul cümleciği tipinin kendine özgü bir zaman uyumu (tense consistency) kuralı vardır ve bu uyumu bozmak, cümlenin anlamını tamamen değiştirebilir veya anlamsız hale getirebilir. Örneğin, ikinci tip koşulda geçmiş zaman yerine geçmişin geçmişi (Past Perfect) kullanmak veya üçüncü tip koşulda basit geçmiş zaman (Simple Past) kullanmak, cümlenin ifade ettiği zaman dilimini ve olasılığı yanlış yansıtır.

  • Yanlış Kullanım (İkinci Tip yerine Üçüncü Tip): If I had won the lottery, I would buy a big house. (Burada hem geçmişte kazanılmamış hem de şimdiye etki eden bir durum anlatılmaya çalışılıyor, bu da karışıklığa yol açar.)
  • Doğru Kullanım (İkinci Tip): If I won the lottery, I would buy a big house.
    Piyangoyu kazansaydım , büyük bir ev alırdım. (Şu anki gerçek dışı durum)
  • Yanlış Kullanım (Üçüncü Tip yerine İkinci Tip): If I knew you were coming, I would have prepared dinner. (Geçmişte bilmeme durumundan bahsediliyor, dolayısıyla Past Perfect olmalıydı.)
  • Doğru Kullanım (Üçüncü Tip): If I had known you were coming, I would have prepared dinner.
    Geldiğini bilseydim , akşam yemeği hazırlamış olurdum. (Geçmişteki gerçekleşmemiş durum)

Koşul cümlesi kurarken, hangi zaman diliminde (genel gerçek, olası gelecek, hayali şimdiki/gelecek, geçmişteki gerçekleşmemiş) bir durumdan bahsettiğinizi netleştirmek ve buna uygun zaman kiplerini kullanmak esastır. Hatta karma tip koşulları (mixed conditionals) kullanırken bile, her iki cümlenin de mantıksal bir zaman ilişkisi içinde olması gerekir.

3. “Unless” ile Olumsuzluk Kullanma Hatası (“Unless you don’t…”)

“Unless” bağlacı zaten kendi içinde bir olumsuzluk barındırır ve “if not” (eğer değilse/olmazsa) anlamına gelir. Bu nedenle, “unless” ile başlayan bir cümlecikte tekrar bir olumsuzluk eki (not) kullanmak anlamsız bir tekrar (redundancy) yaratır ve dilbilgisel olarak yanlıştır. Cümle fazladan olumsuzluk içermemelidir.

  • Yanlış Kullanım: You won’t pass the exam unless you don’t study . (Bu, “Çalışmazsanız geçemezsiniz, eğer çalışmazsanız” gibi bir anlama gelir.)
  • Doğru Kullanım: You won’t pass the exam unless you study .
    Sınavı çalışmadıkça/çalışmazsan geçemezsin.
  • Yanlış Kullanım: I will go unless it doesn’t rain .
  • Doğru Kullanım: I will go unless it rains .
    Yağmur yağmadıkça gideceğim.

“Unless” yerine “if not” kullanmayı tercih ediyorsanız, olumsuzluk ekini açıkça belirtmeniz gerekir: “You won’t pass the exam if you don’t study .”

4. İkinci Tip Koşulda “If I was” Yerine “If I were” Kullanmama Hatası

İkinci tip koşulda, özellikle “be” fiiliyle birlikte kurulan hayali veya gerçek dışı durumları ifade ederken, dilbilgisel olarak “were” kullanımı tercih edilir. Bu, İngilizcedeki dilek kipi (subjunctive mood) yapısının bir kalıntısıdır ve durumun gerçek olmadığını, bir varsayım olduğunu vurgular. Geleneksel ve resmi İngilizcede tüm özneler (I, he, she, it dahil) için “were” kullanmak standarttır. Konuşma dilinde “was” kullanımı yaygınlaşsa da, doğru ve resmi kullanım “were”dir.

  • Yanlış Kullanım: If I was a millionaire, I would buy a private jet.
  • Doğru Kullanım: If I were a millionaire, I would buy a private jet.
    Milyoner olsaydım , özel jet alırdım.
  • Yanlış Kullanım: If she was here, she would help us.
  • Doğru Kullanım: If she were here, she would help us.
    Burada olsaydı , bize yardım ederdi.

Bu hata, özellikle yazılı metinlerde ve sınavlarda sıkça karşılaşılan bir durumdur. “If I were you…” ifadesi, “Senin yerinde olsam…” anlamına gelen ve tavsiye verirken kullanılan klasik bir örnek olup, “were” kullanımının en bilinen kalıntılarından biridir.

Bu yaygın hatalardan kaçınmak, koşul cümleciklerini daha doğru ve etkili bir şekilde kullanmanızı sağlayacaktır. Her tipin kendine özgü yapısını ve kullanım alanlarını iyi anlamak, dilbilgisel doğruluğu artırırken, ifade gücünüzü de önemli ölçüde geliştirecektir.


Koşul Cümlecikleri Konusuyla İlgili Alıştırmalar

Aşağıdaki listeden İngilizce’de Koşul Cümlecikleri konusuyla ilgili alıştırmaları seçerek online olarak test çözmeye başlayabilirsiniz.


Koşul Cümlecikleri ile İlgili Örnek Cümleler

  • If you mix red and blue , you get purple..
    Kırmızı ve maviyi karıştırırsan , mor elde edersin. .
  • If I have enough money , I will buy a new car..
    Yeterli param olursa , yeni bir araba alacağım. .
  • If I were a bird , I would fly all over the world..
    Kuş olsaydım , tüm dünyayı uçardım. .
  • If she had arrived on time , she would have seen the beginning of the show..
    Zamanında varmış olsaydı , gösterinin başlangıcını görmüş olurdu. .
  • If he had studied harder , he would be a doctor now..
    Daha sıkı çalışmış olsaydı , şimdi doktor olurdu. .
  • You can go out provided that you finish your chores ..
    Ev işlerini bitirmen şartıyla dışarı çıkabilirsin. .
  • Take your umbrella in case it rains ..
    Yağmur yağma ihtimaline karşı şemsiyeni al. .
  • If I eat peanuts , I get an allergic reaction..
    Fıstık yersem , alerjik reaksiyon gösteririm. .
  • We won’t go camping unless the weather improves ..
    Hava düzelmedikçe kampa gitmeyeceğiz. .
  • If I found a wallet , I would return it to its owner..
    Cüzdan bulursam , sahibine iade ederim. .
  • If they had listened to the warnings , they wouldn’t have gotten into trouble..
    Uyarılara kulak vermiş olsalardı , başları belaya girmezdi. .
  • If you heat water to 0 degrees Celsius , it freezes..
    Suyu 0 santigrat dereceye ısıtırsan , donar. .
  • He would have called if he had needed help ..
    Yardıma ihtiyacı olsaydı , arardı. .
  • You will miss the bus if you don’t hurry ..
    Acele etmezsen otobüsü kaçıracaksın. .
  • If I had more free time , I would learn a new language..
    Daha fazla boş zamanım olsaydı , yeni bir dil öğrenirdim. .

İlgili Bağlantılar

Yorum yapın