İngilizce’de İkinci Koşullar – Second Conditionals in English

İkinci Koşul Cümleleri, İngilizcede gerçekleşmesi pek olası olmayan veya tamamen hayali durumları ifade etmek için kullanılan önemli bir yapıdır. Genellikle şimdiki zaman veya gelecek zamanla ilgili hayali senaryoları ve bunların olası sonuçlarını belirtirler. Bu yapılar, günlük konuşmalarımızda varsayımlarda bulunurken veya pişmanlık, arzu gibi duyguları ifade ederken sıkça karşımıza çıkar.

İçindekiler

Yukarıdaki bağlantılara tıklayarak makalenin ilgili bölümüne gidebilirsiniz.


İkinci Koşul Yapısı

İngilizcede İkinci Koşul Cümleleri, karmaşık gibi görünse de, mantığını anladığınızda oldukça düzenli ve anlaşılır bir yapıya sahiptir. Bu cümleler, temel olarak iki ana bileşenden oluşur:

  • “If” Clause (Koşul Cümlesi): Bu bölüm, varsayımsal, hayali veya gerçekleşmesi düşük bir durumu ortaya koyar. Adından da anlaşılacağı gibi, genellikle “if” kelimesiyle başlar ve cümlenin koşulunu belirtir.
  • Main Clause (Ana Cümle): Bu bölüm ise, koşul cümlesindeki durumun gerçekleşmesi halinde ortaya çıkacak olası sonucu ifade eder. Yani, “eğer bu olursa, o zaman şu olur” mantığını takip ederiz.

Her iki bölüm de kendine özgü bir zaman yapısına sahiptir ve bu yapılar İkinci Koşul Cümlelerinin temelini oluşturur:

If Clause (Koşul Cümlesi) Yapısı

İkinci Koşul cümlelerinin “if” kısmında her zaman Simple Past Tense (Basit Geçmiş Zaman) kullanılır. Bu nokta, çoğu öğrencinin kafasını karıştıran bir durum olabilir, çünkü genellikle geçmiş zamanı geçmişteki eylemler için kullanırız. Ancak İkinci Koşullarda, Simple Past Tense’in kullanımı eylemin geçmişte gerçekleştiği anlamına gelmez. Aksine, durumun şu anki veya gelecekteki zamanda gerçek dışı, hayali veya gerçekleşme ihtimali düşük olduğunu vurgulamak için kullanılır.

Örneğin:

  • “If I had a million dollars…” (Eğer bir milyon dolarım olsaydı…) Burada “had” fiili Simple Past’tır, ama bu, geçmişte bir milyon dolarım olduğu anlamına gelmez. Tam tersine, şu anda bir milyon dolarım olmadığını ve bu durumun sadece bir varsayım olduğunu ifade eder.
  • “If she were taller…” (Eğer daha uzun olsaydı…) Yine “were” fiili geçmiş zaman halindedir, ancak şu anki veya gelecekteki bir durum için hayali bir koşulu belirtir.

Bu kullanım, İngilizcede “subjonktif” (dilek kipi) bir anlam taşır ve durumun gerçekliğinden uzak olduğunu belirtir. Özellikle “to be” fiili ile “if I were you” (senin yerinde olsaydım) ifadesi bu bağlamda çok yaygındır ve neredeyse her zaman “were” kullanılır, “was” değil, çünkü bu, durumun tamamen hayali olduğunu vurgular.

Main Clause (Ana Cümle) Yapısı

Koşul cümlesindeki varsayımsal durumun sonucu olarak ortaya çıkacak eylem veya durumu ifade eden ana cümle, genellikle “would” yardımcı fiili ile kurulur. “Would” fiilinden sonra fiilin yalın hali (base form / V1) gelir. Bu yapı, varsayımsal koşul gerçekleştiğinde ne olacağını belirtir.

Örneğin:

  • “…I would buy a big house.” (Büyük bir ev satın alırdım.)
  • “…she would reach the top shelf.” (En üst rafa ulaşırdı.)

Ancak “would” tek seçenek değildir. Durumun sonucunun kesinliğini veya olasılığını değiştirmek için başka modal fiiller de kullanabiliriz:

  • “Could” + fiilin yalın hali: Bu, sonucun bir yetenek veya olasılık olduğunu gösterir. “Yapabilirdi / olabilirdi” anlamı katar.

    Örnek: “If I had more time, I could learn a new skill.” (Daha çok vaktim olsaydı, yeni bir beceri öğrenebilirdim.)

  • “Might” + fiilin yalın hali: Bu, sonucun daha az kesin veya daha düşük bir olasılık olduğunu ifade eder. “Belki yapardı / olabilirdi” anlamı katar.

    Örnek: “If it rained, we might stay home.” (Yağmur yağsaydı, belki evde kalırdık.)

Bu yapılar, İkinci Koşul Cümlelerinin zenginliğini ve farklı olasılık derecelerini ifade etme yeteneğini gösterir. Cümlenin bağlamına ve anlatmak istediğiniz kesinlik düzeyine göre “would,” “could,” veya “might” seçimi yapabilirsiniz.

Koşul Cümlesi (If Clause) Ana Cümle (Main Clause) Anlamı
If + Simple Past (V2) Would / Could / Might + V1 Şimdiki/gelecekteki gerçek dışı bir koşul ve olası sonucu.
If I had a lot of money, I would travel the world. Çok param olsaydı, dünyayı gezerdim. (Şu an çok param yok.)
If she knew the answer, She could tell you. Cevabı bilseydi, sana söyleyebilirdi. (Cevabı bilmiyor.)
If it rained , We might stay home. Yağmur yağsaydı, evde kalabilirdik. (Yağmur yağmıyor.)

İkinci Koşulun Kullanıldığı Durumlar

İkinci Koşul Cümleleri, İngilizcede ifade özgürlüğümüzü artıran ve günlük iletişimimizde önemli bir yer tutan çok yönlü bir dilbilgisi yapısıdır. Bu yapıyı kullanarak yalnızca hayal kurmakla kalmaz, aynı zamanda tavsiye verir, varsayımlarda bulunur ve hatta pişmanlıklarımızı dile getiririz. İşte İkinci Koşulların başlıca kullanım alanları:

Gerçek Dışı veya Hayali Durumları İfade Etme

İkinci Koşulların en temel ve yaygın kullanım alanı, şu anda gerçekleşmesi mümkün olmayan, pek olası görünmeyen veya tamamen hayali durumları ifade etmektir. Bu durumlar, şimdiki zaman veya gelecek zamanla ilgili olabilir ancak gerçeklikle bağları zayıftır veya yoktur. Cümledeki Simple Past kullanımı, bu gerçek dışılığı vurgular.

  • Örneğin: If I were a millionaire , I would buy a private jet. (Milyoner olsam, özel jet alırdım. – Şu anda milyoner değilim, bu tamamen hayali bir durum.)
  • Başka bir örnek: If pigs could fly , the sky would be full of them. (Domuzlar uçabilseydi, gökyüzü onlarla dolu olurdu. – Domuzlar uçamaz, bu imkansız bir durumdur.)

Bu tür cümleler, genellikle bir senaryo veya “eğer böyle olsaydı” türünde bir düşünce deneyi sunar. Gerçek hayatta karşılaşma ihtimalimizin çok düşük olduğu durumları konuşurken bu yapıyı kullanırız.

Tavsiye Verme

İkinci Koşul Cümleleri, özellikle ” If I were you… ” kalıbıyla birine tavsiye vermek için çok sık kullanılır. Bu yapı, kendimizi karşıdaki kişinin yerine koyarak, o durumda bizim ne yapacağımızı belirtme nezaketini ve empatiyi ifade eder.

  • Örneğin: If I were you , I would apologize to her. (Senin yerinde olsam, ondan özür dilerdim.) Bu cümlede, doğrudan “Özür dilemelisin” demek yerine daha nazik ve öneri niteliğinde bir tavsiye verilmektedir.
  • Bir başka örnek: If I were in your shoes , I would definitely take that job offer. (Senin yerinde olsaydım, kesinlikle o iş teklifini kabul ederdim.)

Bu kullanımda “were” fiilinin “was” yerine tercih edilmesi, tavsiyenin bir gerçeklikten ziyade bir varsayıma dayandığını pekiştirir ve İngilizcede daha resmi ve doğru kabul edilir.

Pişmanlık veya Arzu İfadeleri

Mevcut durumdan duyulan memnuniyetsizliği, pişmanlıkları veya gerçekleşmesini çok istediğimiz ancak şu anda mümkün olmayan durumları ifade etmek için de İkinci Koşulları kullanırız. Bu, “keşke” dileklerine benzer bir anlam taşır.

  • Örneğin: If I had more free time , I would read more books. (Daha fazla boş vaktim olsaydı, daha çok kitap okurdum. – Ama şu an yeterli boş vaktim yok ve bu durumdan dolayı bir miktar hayal kırıklığı veya arzu duyuluyor.)
  • Bir başka örnek: If I didn’t have to work tomorrow , I would stay up late tonight. (Yarın çalışmak zorunda olmasaydım, bu gece geç saate kadar uyanık kalırdım. – Ama çalışmak zorundayım, bu bir pişmanlık veya arzu ifadesidir.)

Bu kullanımda, cümledeki durumun şu anda bir engel veya kısıtlama olduğu ve bunun değişmesi halinde farklı bir sonucun ortaya çıkacağı vurgulanır.

Düşük Olasılıklı Varsayımlar

İkinci Koşullar, gerçekleşme ihtimali çok düşük olan ancak yine de teorik olarak mümkün olabilecek senaryoları varsayarken de kullanılır. Burada odak noktası, koşulun gerçekliğinden ziyade, gerçekleşmesi durumunda ne olacağı üzerinedir.

  • Örneğin: If an alien landed in my backyard , I would offer them a cup of tea. (Bir uzaylı bahçeme inseydi, onlara bir fincan çay ikram ederdim. – Uzaylının bahçeye inme ihtimali oldukça düşük, ancak bu varsayım üzerinden bir sonuç ifade ediliyor.)
  • Başka bir örnek: If the internet suddenly stopped working everywhere , life would be very different. (Eğer internet her yerde aniden çalışmayı durdursaydı, hayat çok farklı olurdu. – Bu durumun gerçekleşme ihtimali düşük olsa da, potansiyel bir senaryo olarak ele alınmıştır.)

Bu kullanım, “what if” (ya olursa) türü sorulara veya varsayımlara yanıt verirken sıklıkla karşımıza çıkar ve düşüncelerimizi daha geniş bir olasılık yelpazesinde ifade etmemizi sağlar.


“Were” Kullanımı

İkinci Koşul Cümleleri bağlamında “to be” fiilinin kullanımı , İngilizce öğrenenler için bazen kafa karıştırıcı olabilir. Genellikle Simple Past Tense’de tekil öznelerle “was”, çoğul öznelerle ise “were” kullanırız. Ancak İkinci Koşul Cümlelerinde, “if” clause içerisinde tekil öznelerle bile “were” kullanımı hem yaygın hem de dilbilgisi açısından tercih edilen bir durumdur. Bu özel kullanım, durumun gerçek dışı veya varsayımsal olduğunu vurgulamanın güçlü bir yoludur.

Neden “Were” Kullanılır?

Bu “were” kullanımı, İngilizcede Subjunctive Mood (Dilek Kipi) olarak bilinen bir yapının kalıntısıdır. Dilek kipi, gerçek olmayan, varsayımsal, arzu edilen veya imkansız durumları ifade etmek için kullanılır. İkinci Koşul Cümleleri de tam olarak bu tür durumları ele aldığından, “to be” fiilinin geçmiş zaman halinin “were” olması, cümlenin içeriğiyle uyumlu bir şekilde, bahsedilen koşulun gerçekle bir ilgisi olmadığını pekiştirir.

  • Örneğin, “If I were a bird…” cümlesi, benim bir kuş olmadığımı ve bunun sadece bir hayal olduğunu net bir şekilde ifade eder. Eğer “If I was a bird…” deseydik, bu cümlenin varsayımsal doğası aynı kalsa da, “were” kullanımı kadar güçlü bir vurgu yapmazdı.

“Was” Kullanımı ve Kabul Edilebilirliği

Günlük, gayri resmi (informal) konuşma dilinde , özellikle Kuzey Amerika İngilizcesinde, tekil öznelerle “if” clause içerisinde “was” kullanımı giderek daha fazla kabul görmektedir. Birçok ana dili İngilizce olan kişi, günlük sohbetlerde “If I was you…” veya “If she was here…” gibi ifadeler kullanır ve bu ifadeler anlaşılır.

  • Örnek: If I was rich, I would travel the world. (Zengin olsaydım, dünyayı gezerdim.) – Bu cümle kulağa doğal gelebilir ve günlük konuşmada sorun teşkil etmez.

Ancak, yazılı dilde, akademik metinlerde veya resmi durumlarda , “were” kullanımı hala tercih edilen ve dilbilgisi açısından daha doğru kabul edilen seçenektir. Özellikle dil sınavlarında veya resmi belgelerde “was” yerine “were” kullanmaya özen göstermek, dilbilgisi bilginizi doğru bir şekilde yansıtır.

Özetle “Were” ve “Was” Arasındaki Fark

Kısacası, İkinci Koşullarda “to be” fiili söz konusu olduğunda:

  • “Were”: Tüm öznelerle (I, he, she, it, we, you, they) kullanılabilen, dilbilgisi açısından daha doğru ve resmi kabul edilen formdur. Durumun gerçek dışı olduğunu daha güçlü vurgular.
  • “Was”: Sadece tekil öznelerle (I, he, she, it) gayri resmi konuşma dilinde kabul görebilen bir alternatiftir. Resmiyetten uzak ve günlük kullanım için uygundur, ancak yazılı ve akademik dilde kaçınılması önerilir.

İngilizce öğrenirken, özellikle başlangıç ve orta seviyelerde, tüm öznelerle “were” kullanmaya alışmak en güvenli yaklaşımdır. Bu, hem dilbilgisi doğruluğunu sağlar hem de daha akıcı ve doğal bir İngilizce kullanımına katkıda bulunur.


İkinci Koşul ile İlgili Sık Yapılan Hatalar

İkinci Koşul Cümleleri, İngilizce öğrenenler arasında bazı yaygın hatalara yol açabilen bir yapıdır. Bu hataları anlamak ve düzeltmek, hem dilbilgisi doğruluğunuzu artıracak hem de iletişiminizin çok daha net olmasını sağlayacaktır. İşte dikkat etmeniz gereken başlıca noktalar:

Zaman Uyumsuzluğu (Incorrect Tense Usage)

İkinci Koşul Cümlelerinin temel yapısını oluşturan zaman uyumu, sıkça yapılan hatalardan biridir. Cümlenin “if” (koşul) kısmı ile ana (sonuç) kısmı arasında doğru zaman eşleşmesini sağlamak hayati önem taşır. Genellikle yapılan hatalar şunlardır:

  • “If” kısmında Yanlış Zaman Kullanımı: İkinci Koşulların “if” clause’unda Simple Past Tense (Basit Geçmiş Zaman) kullanılır. Ancak öğrenciler bazen buraya Simple Present Tense (Geniş Zaman) veya Past Perfect Tense (Mişli Geçmiş Zaman) gibi başka zamanları yerleştirmeye çalışır.

    Yanlış: If I have more money, I would buy a new car. (Geniş Zaman kullanılmış)

    Doğru: If I had more money, I would buy a new car. (Simple Past kullanılmış)

    Unutmayın ki buradaki Simple Past, eylemin geçmişte olduğunu değil, şimdiki zamanda veya gelecekte gerçek dışı veya hayali bir koşulu ifade ettiğini gösterir.

  • Ana Cümlede Yanlış Yardımcı Fiil Kullanımı: Ana cümlede sonucun ifade edildiği kısımda ise “would” + fiilin yalın hali (veya “could/might” + fiilin yalın hali) kullanılmalıdır. Bazı öğrenciler buraya “will” veya “can” gibi Birinci Koşullara ait yardımcı fiilleri yerleştirme eğilimindedir.

    Yanlış: If I had more time, I will learn a new skill. (“will” kullanılmış)

    Doğru: If I had more time, I would learn a new skill. (“would” kullanılmış)

    Bu uyumsuzluklar, cümlenin anlamını tamamen değiştirebilir veya anlamsız hale getirebilir.

“Would”un “If” Clause İçinde Kullanılması (Misuse of “Would” in the “If” Clause)

Bu, İkinci Koşul Cümleleriyle ilgili en yaygın ve önemli hatalardan biridir. İngilizcede genel bir kural olarak, “would” kelimesi asla bir “if” clause (koşul cümlesi) içinde kullanılmaz. “Would”, koşulun sonucunu ifade eden ana cümleye aittir. “If” clause’un kendisi Simple Past Tense yapısında kalmalıdır.

  • Yanlış: If I would have more time, I would visit my friends.
  • Doğru: If I had more time, I would visit my friends.

Bu hatayı yapmaktan kaçınmak için her zaman “if” kelimesinin arkasından gelen fiilin Simple Past Tense’de olduğundan emin olun ve “would”u sadece ikinci bölümde, yani sonucun belirtildiği ana cümlede kullanın.

Gerçek Durumlarla Karıştırmak (Confusing with Real Situations)

İkinci Koşul Cümleleri, adından da anlaşıldığı gibi, gerçek dışı, hayali veya gerçekleşme ihtimali düşük olan durumları ifade etmek için kullanılır. İngilizce öğrenenler bazen bu yapıyı, gerçekleşmesi muhtemel veya gerçek durumlar için kullanma hatasına düşerler. Gerçek veya yüksek olasılıklı durumlar için Birinci Koşul Cümleleri (First Conditionals) kullanılmalıdır.

  • İkinci Koşul (Hayali/Düşük Olasılık): If I won the lottery, I would buy a mansion. (Piyangoyu kazanma ihtimali düşük.)
  • Birinci Koşul (Gerçek/Yüksek Olasılık): If I study hard, I will pass the exam. (Çok çalışırsam sınavı geçme ihtimali yüksek.)

Eğer bir durumun gerçekleşme ihtimali varsa veya günlük, gerçek bir senaryodan bahsediliyorsa, Birinci Koşul (if + Simple Present, will + V1) doğru tercih olacaktır. İkinci Koşul, daha çok “ne olurdu eğer…” diye hayal kurarken veya pişmanlık, tavsiye gibi durumlarda kullanılır.

“Were” ve “Was” Arasında Karışıklık (Confusion between “Were” and “Was”)

Daha önce de bahsedildiği gibi, İkinci Koşul cümlelerinde “to be” fiilinin geçmiş zamanı olarak tüm öznelerle “were” kullanımı dilbilgisi açısından tercih edilen ve daha resmi olanıdır (“If I were you”, “If he were here”). Gayri resmi dilde “was” kullanımı (örn: “If I was you”) kabul görse de, resmi ve yazılı dilde “were” kullanmak daha doğru kabul edilir ve bu konuda hata yapmaktan kaçınmak önemlidir.

Bu yaygın hataları göz önünde bulundurarak İkinci Koşul Cümlelerini kullanmaya özen göstermek, hem dilbilgisi becerilerinizi geliştirmenize hem de İngilizcede daha akıcı ve doğru iletişim kurmanıza yardımcı olacaktır.


İkinci Koşullar ile İlgili Örnek Cümleler

  • If I won the lottery, I would buy a big house..
    Piyangoyu kazansam , büyük bir ev alırdım . .
  • If she were taller, she could reach the top shelf..
    Daha uzun olsaydı , en üst rafa erişebilirdi . .
  • If we had a car, we would travel more often..
    Bir arabamız olsaydı , daha sık seyahat ederdik . .
  • If he studied harder, he might pass the exam..
    Daha çok çalışsaydı , sınavı geçebilirdi . .
  • If they lived closer, I would visit them every day..
    Daha yakın yaşasalardı , onları her gün ziyaret ederdim . .
  • If it weren’t raining, we would go for a walk..
    Yağmur yağmasaydı , yürüyüşe çıkardık . .
  • If I spoke perfect English, I could get a better job..
    Mükemmel İngilizce konuşsam , daha iyi bir iş bulabilirdim . .
  • If she knew his secret, she would tell me..
    Onun sırrını bilseydi , bana söylerdi . .
  • If I were a bird, I would fly south for the winter..
    Bir kuş olsaydım , kış için güneye uçardım . .
  • If you listened to my advice, you wouldn’t have so many problems..
    Tavsiyemi dinleseydin , bu kadar çok problemin olmazdı . .
  • If he had more time, he would learn to play the guitar..
    Daha fazla zamanı olsaydı , gitar çalmayı öğrenirdi . .
  • If I found a wallet, I would return it to its owner..
    Bir cüzdan bulursam , sahibine iade ederdim . .
  • If she didn’t have to work, she would travel the world..
    Çalışmak zorunda olmasaydı , dünyayı gezerdi . .
  • If we were on vacation, we would be relaxing on the beach..
    Tatilde olsaydık , sahilde dinleniyor olurduk . .
  • If I met an alien, I would ask them about their planet..
    Bir uzaylıyla tanışsam , onlara gezegenlerini sorardım . .

İlgili Bağlantılar

Yorum yapın